take off (5)
= to suddenly leave somewhere, usually without telling anyone that you are going
to suddenly go somewhere
to go, to leave, to light out
= bir yeri hızla/ani bir şekilde terk etmek
bir yerden hızla/aniden/birden kalkmak ayrılmak/çıkmak/gitmek
kaçmak, sıvışmak, kaçarcasına uzaklaşmak, topuklamak, gazlamak
aniden gitmek, birden ayrılmak
take off phrasal verb |
* As soon as she saw George arrive, she just took off.
(George'un geldiğini gördüğü gibi apar topar/aceleyle/öylece çıkıp gitti.)
* It's about time we took off.
(Gitme/kalkma zamanımız geldi de geçiyor/Artık kalksak/gitsek iyi olur.)
(Gitmenin/kalkmanın tam vakti/zamanı!)
* I am tired. I think I'm going to take off.
(Yorgunum. Sanırım/Öyle görünüyor ki/Bana öyle geliyor ki kalkacağım/kalamayacağım.)
(Yorgunum. Kalkmayı düşünüyorum/planlıyorum.)
* What time are you taking off?
(Ne zaman kalkıyorsun/gidiyorsun?)
* Where did you take off to?
(Nereye gittin öyle apar topar?)
* Everybody's taken off.
(Herkes gitmiş/Kimse kalmamış.)
* She jumped in a cab and took off.
(Bir taksiye binip/atlayıp gitti.)
* Tom took off on his bike this morning.
(Tom bu sabah bisikletiyle/bisikletini alıp gitti/gitmiş.)
* I can only stay for a few minutes, and then I'll need to take off again.
(Sadece bir kaç dakika kalabilirim, sonra tekrar gitmem/kalkmam gerekecek/gerekir.)
* He took off in the middle of the night.
(Gecenin yarısında çekip gitti/birden/apar topar çıkıp gitti.)
* When he saw me, he took off in the other direction.
(Beni görünce diğer/başka yöne doğru hızlıca gitti.)
* Was something wrong with Jill? She took off without saying goodbye.
(Jill'in nesi var/Jill'e bir şey mi oldu? Hoşçakal/ben gidiyorum demeden çekip gitti.)
* A taxi driver was beaten and robbed by three men who then took off in his car.
(Bir taksi şoförünü darp ve gasp eden üç kişi daha sonra aynı arabayla kaçtı.)
* Together they made millions, but when the relationship soured Doherty took off with just a small bag.
(Birlikte/Beraber milyonlar kazandılar, ama ilişkileri/beraberlikleri/araları bozulunca Doherty yanına sadece küçük bir çanta alarak çekip gitti/onu terk etti.)
* She really took off from there quickly.
(Oradan apar topar ayrıldı/Orayı gerçekten de çabuk bir şekilde/aceleyle terk etti.)
* As soon as I told them you were coming, they took off.
(Geldiğini onlara söylediğim gibi/söyler söylemez, aceleyle gittiler/topukladılar.)
* We took off to the beach for the weekend.
(Hafta sonunu geçirmek üzere/için plaja gittik.)
* I've got to take off—I'm late.
(Gitmem lazım, geç kaldım/geciktim.)
* Sorry, but I have to take off now since my partner is waiting for me at the restaurant.
(Affedersin ama ortağım/eşim/arkadaşım beni restoranda beklediği için hemen/şimdi çıkmam/gitmem gerekiyor.)
* He was at the party for about 15 minutes, and then he took off.
(Yaklaşık on beş dakika partide durdu ve sonra da çıkıp gitti.)
* Every spring I want to take off to the mountains for the weekend.
(Her ilkbaharda hafta sonları dağlara gitmek isterim/canım dağlara gitmek ister.)
* Our neighbours took off in the middle of the night. Then we read in the newspaper that the police were looking for them.
(Komşularımız gecenin yarısında çıkıp gittiler/evlerini terk ettiler. Sonra gazetede okuduk ki/gördük ki polis onları arıyormuş/polis tarafından aranıyorlarmış.)
* They took off for a weekend in the country.
(Hafta sonunu geçirmek üzere köye gittiler.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder