13 Eylül 2015 Pazar

İngilizce Deyimler ve İfadeler 5

take off (5)


= to suddenly leave somewhere, usually without telling anyone that you are going
    to suddenly go somewhere
    to go, to leave, to light out

= bir yeri hızla/ani bir şekilde terk etmek
    bir yerden hızla/aniden/birden kalkmak ayrılmak/çıkmak/gitmek
    kaçmak, sıvışmak, kaçarcasına uzaklaşmak, topuklamak, gazlamak
    aniden gitmek, birden ayrılmak


ingilizce aniden gitmek birden ayrılmak çıkmak kaçmak sıvışmak gazlamak topuklamak
take off phrasal verb


* As soon as she saw George arrive, she just took off.
  (George'un geldiğini gördüğü gibi apar topar/aceleyle/öylece çıkıp gitti.)

* It's about time we took off.
  (Gitme/kalkma zamanımız geldi de geçiyor/Artık kalksak/gitsek iyi olur.)
  (Gitmenin/kalkmanın tam vakti/zamanı!)

* I am tired. I think I'm going to take off.
  (Yorgunum. Sanırım/Öyle görünüyor ki/Bana öyle geliyor ki kalkacağım/kalamayacağım.)
  (Yorgunum. Kalkmayı düşünüyorum/planlıyorum.)

* What time are you taking off?
  (Ne zaman kalkıyorsun/gidiyorsun?)

* Where did you take off to?
  (Nereye gittin öyle apar topar?)

* Everybody's taken off.
  (Herkes gitmiş/Kimse kalmamış.)

* She jumped in a cab and took off.
  (Bir taksiye binip/atlayıp gitti.)

* Tom took off on his bike this morning.
  (Tom bu sabah bisikletiyle/bisikletini alıp gitti/gitmiş.)

* I can only stay for a few minutes, and then I'll need to take off again.
  (Sadece bir kaç dakika kalabilirim, sonra tekrar gitmem/kalkmam gerekecek/gerekir.)

* He took off in the middle of the night.
  (Gecenin yarısında çekip gitti/birden/apar topar çıkıp gitti.)

* When he saw me, he took off in the other direction.
  (Beni görünce diğer/başka yöne doğru hızlıca gitti.)

* Was something wrong with Jill? She took off without saying goodbye.
  (Jill'in nesi var/Jill'e bir şey mi oldu? Hoşçakal/ben gidiyorum demeden çekip gitti.)

* A taxi driver was beaten and robbed by three men who then took off in his car.
  (Bir taksi şoförünü darp ve gasp eden üç kişi daha sonra aynı arabayla kaçtı.)

* Together they made millions, but when the relationship soured Doherty took off with just a small bag.
  (Birlikte/Beraber milyonlar kazandılar, ama ilişkileri/beraberlikleri/araları bozulunca Doherty yanına sadece küçük bir çanta alarak çekip gitti/onu terk etti.)

* She really took off from there quickly.
  (Oradan apar topar ayrıldı/Orayı gerçekten de çabuk bir şekilde/aceleyle terk etti.)

* As soon as I told them you were coming, they took off.
  (Geldiğini onlara söylediğim gibi/söyler söylemez, aceleyle gittiler/topukladılar.)

* We took off to the beach for the weekend.
  (Hafta sonunu geçirmek üzere/için plaja gittik.)

* I've got to take off—I'm late.
  (Gitmem lazım, geç kaldım/geciktim.)

* Sorry, but I have to take off now since my partner is waiting for me at the restaurant.
  (Affedersin ama ortağım/eşim/arkadaşım beni restoranda beklediği için hemen/şimdi çıkmam/gitmem gerekiyor.)

* He was at the party for about 15 minutes, and then he took off.
  (Yaklaşık on beş dakika partide durdu ve sonra da çıkıp gitti.)

* Every spring I want to take off to the mountains for the weekend.
  (Her ilkbaharda hafta sonları dağlara gitmek isterim/canım dağlara gitmek ister.)

* Our neighbours took off in the middle of the night. Then we read in the newspaper that the police were looking for them.
  (Komşularımız gecenin yarısında çıkıp gittiler/evlerini terk ettiler. Sonra gazetede okuduk ki/gördük ki polis onları arıyormuş/polis tarafından aranıyorlarmış.)

* They took off for a weekend in the country.
  (Hafta sonunu geçirmek üzere köye gittiler.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder