 |
| translation from english to turkish |
Celebrity Profile
(Ünlü/Tanınmış Kişi Profili/Biyografisi)We all know Katniss Everdeen in The Hunger Games,
(The Hunger Games-Açlık Oyunları -filmindeki Katniss Everdeen'i tanımayan/bilmeyen yoktur/tanımayanımız yoktur/hepimiz biliyoruz/tanıyoruz,)
but who is the actress who plays her, Jennifer Lawrance?
(peki ama o karakteri canlandıran aktris Jennifer Lawrance kimdir/Lawrance'ı tanıyor muyuz?)
Fast Facts
(Kısa Kısa/-Aktris Hakkında-Kısa/Temel Bilgiler/Bir Bakışta Jennifer Lawrance)
Name: (Adı), Place of birth: (doğum yeri), Date of birth: (doğum tarihi)
Profession: (mesleği/işi), TV and film actress: (TV ve sinema oyuncusu)
Jen's family: (Jen'in/Jennifer'in ailesi), Mother: (annesi), Father: (babası), Brothers: (erkek kardeşleri)
Did you know?
(Bunu biliyor muydunuz?)
Jennifer has never had acting classes.
(Jennifer hiç oyunculuk eğitimi/dersleri almadı.)
When she was a child Jennifer liked sports and she played hockey and basketball for an all-boys team.
(Çocukken/Çocukluğunda spora düşkün olan Jennifer tamamı erkeklerden kurulu/oluşan bir takımda hokey ve basketbol oynar.)
She also worked as a model.
(Ayrıca/Aynı zamanda model olarak da çalışır/modellik de yapar.)
At the age of 14 she knew she wanted to be an actress, so she went to New York City to look for work.
(14 yaşlarındayken oyuncu olmak/oyunculuk yapmak istediğini fark eder, bunun üzerine iş aramak üzere New York'a gider.)
She appeared in advertisements for MTV and the fashion company H&M and got work as an actress on TV.
(MTV ile moda firması H&M'in reklamlarında oynar/rol alır ve TV'lerde oyuncu olarak iş bulur/çalışır.)
Her family moved to Los Angeles so that Jennifer could work on TV and in films.
(Jennifer'in TV ve sinema sektöründe çalışabilmesi için ailesi Los Angeles'a taşınır.)
In 2010 she acted in the film Winter's Bone and she was nominated for many awards including an Oscar.
(2010 yılında "Winter's Bone-Gerçeğin Parçaları" filminde rol alıp/oynayıp Oscar dahil olmak üzere çok sayıda ödüle aday gösterilir.)
In 2012 she starred in the film The Hunger Games as Kitness Everdeen.
(2012 yılında Kitness Everdeen rolüyle "The Hunger Games-Açlık Oyunları" filminde oynar/rol alır/yıldızı parlar/yıldızlaşır.)
When she isn't working, Jen likes painting, surfing and playing guitar.
(Boş vakitlerinde/zamanlarında/Çalışmadığı zamanlar Jen/Jennifer resim ve sörf yapmaktan ve gitar çalmaktan hoşlanmaktadır.)
(Boş vakitlerinde Jennifer'ın hobileri resim ve sörf yapmak ve gitar çalmaktır.)
--------- -------
* fast facts
= quick facts. the facts or information which are important and are short.
= Sayılarla/Rakamlarla ...., Bir Bakışta ....
.... Hakkında Kısa/Temel Bilgiler, Ana Hatlarıyla ...
Kısa Kısa
* to have acting classes
= oyunculuk eğitimi/dersleri almak/görmek
oyunculuk eğitimi/dersleri vermek
- Have you ever had acting classes?
(Hiç oyunculuk eğitimi aldınız mı/gördünüz mü?)
- I wonder what actors had acting classes and who didnt.
(Hangi aktörlerin oyunculuk eğitimi alıp kimlerin/hangilerinin almadığını merak ediyorum.)
(Acaba hangi aktörler oyunculuk eğitimi alıp hangileri almadı?)
- Every great actress and actor have had acting classes to hone their skills.
(Her büyük aktris ve aktör yeteneklerini daha da geliştirmek için oyunculuk eğitimi almıştır/görmüştür.)
- Do you have to have had acting classes to become an actress?
(Bir kimsenin aktris olması/olabilmesi için oyunculuk eğitimi alması gerekli midir/şart mıdır?)
- I started in 2011, then on and off I have acting classes here.
(2011 yılında başladım, o tarihten beri aralıklarla oyunculuk eğitimi/dersleri alıyorum/görüyorum.)
- Do you have acting classes for 3 year olds?
(Üç yaşındakiler için oyunculuk dersleriniz/eğitiminiz var mı?)
(Üç yaşındakilere/yaşında olanlara oyunculuk eğitimi/dersleri veriyor musunuz?)
- Colleges and Universities often have acting classes outside the regular academic program.
(Enstitü/Yüksekokul ve üniversiteler genellikle/çoğu kez normal akademik programları dışında oyunculuk eğitimi/dersleri vermektedirler.)
* to get work
= iş bulmak, işte/işinde çalışmak
çalışmaya başlamak
- You are a member of a trade union in Los Angeles that helps you get work in the Los Angeles area.
(Los Angeles bölgesinde/yöresinde iş bulmanızda size yardımcı olacak bir sendikaya üyesiniz/sendika üyesisiniz.)
- You can get work as a hostess or something.
(Hosteslik ya da onun gibi bir iş bulabilirsin/işte çalışabilirsin.)
- Do you need a formal education to get work as an animator?
(Animatör olarak iş bulmak için/animatör işinde çalışabilmek için formel/örgün eğitim gerekli midir/istenmekte midir/aranmakta mıdır?)
- In the 1980s, a four-year bachelor's degree was less frequently required to get work in a compliance department.
(1980'lerde/80'li yıllarda, dört yıllık bir üniversite mezuniyeti/üniversiteden mezun olmak uyumluluk/yeterlilik denetleme departmanında iş bulmak/çalışabilmek için çok daha nadiren aranıyordu/isteniyordu/şart koşuluyordu.)
- He returned to S. Africa in 1968 and got work as a journalist.
(1968 yılında Güney Afrika'ya döndü ve gazeteci olarak çalışmaya başladı.)
* so that
= ..sin diye, ..mesi için
- I am saving up so that I can go to Australia.
(Avustralya'ya gidebilmek için/gidebileyim diye tasarruf yapıyorum/para biriktiriyorum/kenara para koyuyorum.)
- I cry at night so that my father doesn't see it.
(Babam görmesin diye geceleri ağlıyorum.)
- I'm putting this letter on top of the pile so that he'll read it first.
(İlk onu okusun diye/okuması için bu mektubu destenin en üstüne koyuyorum.)
- She swivelled the computer screen around so that I could see it too.
(Ben de görebileyim diye bilgisayar ekranını yana döndürdü.)
* including
= dahil, dahil olmak üzere
de/da içinde/içinde olmak üzere
- We are seven including the teacher.
(Öğretmen dahil yedi kişiyiz.)
- I read several books last week, including yours.
(Geçen hafta seninkilerde dahil bir çok kitap okudum.)
- Three people were arrested, including one government official.
(Bir hükumet yetkilisi dahil olmak üzere üç kişi tutuklandı.)
(Biri hükumet yetkilisi üç kişi tutuklandı.)
- Wimbledon has eighteen grass courts, including the Center Court.
(Merkez kort dahil olmak üzere Wimbledon'da on sekiz çim kort bulunuyor.)
(Wimbledon'ın biri merkez kort on sekiz çim kortu vardır/bulunmaktadır.)
- The bill for the meal came to 75, including wine.
(Şarap dahil/Şarap da içinde, yemeğin hesabı 75 geldi/tuttu.)
- How much is it including insurance and tax?
(Sigorta ve vergi dahil ne kadar/kaç para?)
* to star
= (filmde/dizide özellikle baş rolde) oynamak, rol almak
performansıyla yıldızlaşmak/yıldızı parlamak
- In his successful career, he starred in a total of 87 films.
(Başarılı kariyerinde/meslek hayatında toplam 87 filmde oynadı/rol aldı.)
- My first paid acting job was a movie called Fandango. It also starred Kevin Costner.
(Para kazandığım ilk oyunculuk işim Fandango adında/isimli bir filmdi. O filmde Kevin Costner da oynuyordu/Ayrıca o filmde Kevin Costner baş roldeydi.)
- The new television series stars a famous movie actress.
(Yeni TV dizisinde ünlü bir aktris/kadın oyuncu baş rolde oynuyor.)
- She will star in a new play.
(Yeni bir oyunda/gösteride baş rol oynayacak.)
- In most of his films Metin Akpınar starred with Zeki Alasya.
(Filmlerinin çoğunda Metin Akpınar Zeki Alasya ile oynadı/rol aldı.)
- Zusak's novel "The Book Thief" was turned into a movie starring Geoffrey Rush.
(Zuzak'ın "The Book Thief-Kitap Hırsızı" isimli kitabı başrolünde Geoffrey Rush'ın oynadığı bir filme uyarlandı/çevrildi.)
- She starred in 13 films during the first 10 years of her acting career.
(Oyunculuk kariyerinin ilk on yılında 13 filmde baş rol oynadı.)
- Ingrid Bergman starred with Humphrey Bogart in the movie 'Casablanca'.
(Ingrid Bergman "Casablanca" filminde Humphrey Bogart ile baş rolde oynadı.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder