13 Eylül 2015 Pazar

İngilizce Deyimler ve İfadeler 2

take off (2)


= to rise into the air
    to begin flight

= (uçak vb) kalkmak, kalkışa geçmek
    havalanmak, kanatlanmak, yükselmek


take off uçak kalkmak havalanmak
take off phrasal verb


* A storm prevented the plane from taking off.
  (Bir fırtına uçağın kalkmasını/havalanmasını engelledi.)
  (Fırtına yüzünden/sebebiyle uçak kalkamadı/havalanamadı.)

* Some ducks took off and flew along the river.
  (Birkaç ördek havalanıp/kanatlanıp nehir boyunca uçtu.)

* The eagle took off and headed toward the mountains.
  (Bir kartal havalanıp/kanatlanıp dağlara doğru yöneldi/yol aldı.)

* That plane will take off at five.
  (Bu uçak saat beşte havalanacak/kalkacak.)

* Please fasten your seat belt, the plane is taking off.
  (Lütfen kemerlerinizi bağlayın, uçak kalkıyor.)

* The plane has just taken off.
  (Uçak az önce kalktı/hareket etti.)

* We took off and a few minutes later I was asleep.
  (Uçağımız kalktı/Havalandık ve birkaç dakika sonra uykuya daldım.)

* The plane took off on time.
  (Uçak vaktinde kalktı/havalandı.)

* Arriving at the airport, I saw the plane taking off.
  (Havaalanına vardığımda uçağın kalktığını/havalandığını gördüm.)

* The pilot will take off even though there is snow on the runway.
  (Pistte kar olsa da/olmasına rağmen pilot kalkış yapacak/kalkışı gerçekleştirecek.)

* It was reported that the plane had taken off one hour later due to the inadequacy of measures.
  (Alınan önlemlerin yetersizliğinden dolayı uçağın bir saat geç kalkmış olduğu rapor edildi/bildirildi.)

* The plane took off three hours late.
  (Uçak üç saat geç kalktı/havalandı/üç saat rötarla kalktı.)

* The plane took off more than two hours behind schedule.
  (Uçak normal saatinden/normalde kalkması gereken saatten iki saatten de daha fazla bir gecikmeyle kalktı.)

* Why hasn't the plane taken off yet?
  (Uçak hala niye kalkmadı/kalkmıyor?)

* When should we expect to take off?
  (Uçak saat kaçta kalkar diye beklemeliyiz/Uçak saat kaçta kalkar?)

* I like watching planes take off.
  (Uçakların kalkışını izlemeyi/seyretmeyi severim.)

* One plane after another took off.
  (Uçaklar birbiri arkasına/peş peşe/art arda havalandı.)

* Two jet planes took off at the same time.
  (İki jet uçağı aynı anda havalandı.)

* The plane took off and was soon out of sight.
  (Uçak havalanıp çok geçmeden gözden kayboldu/görüş alanından çıktı.)

* The plane took off after a short delay.
  (Uçak kısa bir gecikmenin/rötarın ardından kalktı.)

* There was an ear-splitting roar as the jets took off.
  (Jetler kalkarken/havalanırken kulakları sağır edici/patlatıcı bir gürleme sesi oluştu/duyuldu/ortaya çıktı.)

* The plane could not take off because of a problem with its fuel tanks.
  (Uçak yakıt tankındaki bir sorundan/problemden/arızadan dolayı kalkış yapamadı/havalanamadı.)

* I was very nervous as the plane took off.
  (Uçak havalanırken/kalkarken çok gergindim.)

* Our plane took off from Narita two hours late, so we missed our flight in Hong Kong.
  (Uçağımız Narita'dan iki saat geç kalktığı için Hong Hong uçağımızı kaçırdık/uçuşumuza yetişemedik.)

* The plane took off from Boston airport with more than a hundred holiday-makers on board.
  (Yüzün üzerinde/Yüzden fazla tatilciyle Boston Havaalanından kalkan uçak havaalanımıza inmiştir/iniş yapmıştır.)

* The plane will take off for New York at 09.35am.
  (New York uçağı sabah saat 09.35'de kalkacak/hareket edecek.)

* The plane has been cleared to take off from runway 3.
  (Uçak üç numaralı pistten kalkış izni/müsadesi/oluru aldı.)

* We like to go to the airport and watch the planes take off.
  (Havaalanına gidip uçakların kalkışını/havalanışını izlemek/seyretmek hoşumuza gidiyor/izlemeyi seviyoruz.)

* The plane takes off at seven, we have plenty of time for a drink.
  (Uçak saat yedide kalkıyor/kalkacak, birşeyler içmek için yeterince/bol bol zamanımız/vaktimiz var.)

* The plane takes off at 9am and it will land in England at 11.25am.
  (Uçak sabah dokuzda kalkıyor ve İngiltere'ye öğleden önce 11.25'de inecek/varacak.)

* The plane will take off as soon as the fog lifts.
  (Sis kalkar kalkmaz/dağılır dağılmaz/kalktığı/dağıldığı gibi uçak havalanacak/hareket edecek/kalkışa geçecek.)

* A plane waits to take off.
  (Bir uçak kalkış/havalanmak için bekliyor.)

* A plane takes off from the runway.
  (Bir uçak pistten kalkıyor/havalanıyor/kalkışa geçiyor.)

* A seaplane takes off from the water.
  (Bir deniz uçağı sudan/denizden havalanıyor/kalkış yapıyor.)

* A pilot with a terrible fear of heights takes off in small helicopter.
  (Feci bir şekilde yükseklik korkusu olan bir pilot küçük helikopter ile havalanıyor/küçük helikopteri uçuşa geçiriyor.)

* Hot air balloons take off into the sky.
  (Balonlar gökyüzüne doğru uçuşa geçiyor/yükseliyor/havalanıyor.)

* A bird takes off from the edge of a fountain.
  (Bir kuş bir çeşmenin/fıskiyenin kenarından/pervazından uçuyor/havalanıyor.)

* A snowboarder takes off from a snow ramp.
  (Bir kar kayakçısı kar rampasından/yamacından havalanıyor/uçuyor.)

* Take off on your summer holidays with XYZ.

  (Yaz tatiline XYZ ile uçun.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder