17 Eylül 2015 Perşembe

İngilizce Deyimler ve İfadeler 19


test the water(s)


= to try something new to see if it will be successful or not
    to explore a possible course of action; approach initially
    to try something first before deciding whether to get involved in it
    to explore or probe, as before making a commitment
    to experiment to see how successful or acceptable something is before implementing it
    to try to discover what people think about an idea before you do anything about it
    to try to discover what a situation is really like before you become very involved in it
    to send/put out feelers; trial balloon

= yeni bir şey denemek, yoklamak, kontrol etmek, incelemek, ölçmek, tartmak
    karar vermeden önce araştırma/ön çalışma yapmak
    bulmaya/öğrenmeye/anlamaya çalışmak
    nabız yoklamak, nabzını ölçmek, nabız tutmak, zemin yoklamak
    düşüncesini/fikrini/görüşünü almak
    ağzını aramak, ne düşündüğünü/düşünüldüğünü öğrenmeye çalışmak

ingilizce ön çalışma yapmak ağzını aramak
test the waters english idiom phrase


* We are testing the waters to see if online ads increase sales.
  (İnternet reklamlarının satışları arttırıp arttırmadığını inceliyoruz/araştırıyoruz/bulmaya/öğrenmeye çalışıyoruz.)

* We tested the waters and found that that there is great demand for our new product.
  (Bir ön çalışma yaptık ve yeni ürünümüze büyük bir talep olduğunu gördük/anladık/öğrendik.)
  (Yaptığımız ön piyasa çalışmasında yeni ürünümüze büyük bir talebin olduğu ortaya çıktı.)

* I think we should test the waters before we open a hotel in this part of town.
  (Bence şehrin bu bölgesinde/kısmında bir otel açmadan önce bir ön çalışma yapmalıyız/yapsak iyi olur.)

* We're testing the waters to see if changing the product's packaging will increase sales.
  (Ürünün paketini/ambalajını değiştirmenin satışları arttırıp artırmadığına bakıyoruz/arttırmadığını gözlüyoruz/araştırıyoruz/öğrenmeye çalışıyoruz.)

* I mentioned my idea to a couple of friends as a way of testing the water and they were very enthusiastic about it.
  (Bakayım ne diyecekler diye/Düşüncelerini öğrenmek/almak için birkaç arkadaşıma niyetimi/planımı açtım/niyetimden/planımdan bahsettim, çok heyecanlandılar/planıma bayıldılar.)

* Perhaps you should go to a couple of meetings to test the waters before you decide whether to join the club.
  (Belki de kulübe katılıp katılmayacağına karar vermeden önce nabız yoklamak/tutmak için birkaç görüşmeye gitsen iyi olur/edersin.)

* Bob is very cautious about committing to anything, and always tests the waters before making a decision.
  (Bob bir şeyi yaparken/bir işe kalkışırken çok tedbirli hareket eder ve her zaman karar vermeden önce araştırma yapar/insanların düşüncelerini alır/nabız yoklar.)

* You should go to a couple of classes to test the waters before you decide whether to take the course.
  (Kursa katılıp katılmamaya karar vermeden önce nasıl bir kurs olduğunu anlamak/görmek için birkaç derse gitsen/katılsan iyi olur.)

* Taking classes in a subject is a good way to test the waters and explore a potential career.
  (Bir konuda/alanda kursa gitmek/katılmak/dersler almak, henüz belli olmamış/kesinleşmemiş mesleğinizi bulmanın/tespit etmenin ve keşfetmenin güzel/faydalı bir yoludur.)

* We thought we'd test the waters before committing to a serious relationship.
  (Ciddi bir ilişkiye başlamadan/girişmeden önce bir deneme/tanıma süresi geçiririz diye düşünmüştük/düşünüyorduk/sanıyorduk.)

* It was clear to everyone that in his speech the Prime Minister was testing the waters.
  (Herkes, başbakanın konuşmasında nabız yokladığını/tepkileri ölçtüğünü anlamıştı.)

* Candidates like to test the waters before running for office.
  (Adaylıklarını koymadan/Adaylık başvurularından önce adaylar seçmenin nabzını tutarlar/tutmayı tercih ederler.)

* Wilson always tests the water before he introduces a budget.
  (Wilson bir mali programı/bütçeyi sunmadan/uygulamaya koymadan önce daima tepkileri öğrenmeye/kamuoyunun nabzını tutmaya çalışırdı.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder