16 Eylül 2015 Çarşamba

İngilizce Deyimler ve İfadeler 16


think outside the box

think out of the box


= to think differently/unconventionally, or from a new perspective
    to think in a creative way that is different from usual

= farklı açıdan düşünmek/bakmak/değerlendirmek/yaklaşmak
    alışılmış kalıpların/alışılmışın/geleneklerin dışına çıkmak
    geniş bir perspektiften bakmak/değerlendirmek/fikir üretmek
    alışılmışın dışında kararlar almak/hareket etmek
    değişik/farklı çözüm yolları aramak/düşünmek
    daha geniş düşünmek

ingilizce geniş düşünmek alışılmışın dışına çıkmak
think outside the box


* You won't come up with good ideas until you think outside the box.
  (Farklı açılardan bakmadıkça iyi fikirler bulamazsınız.)

* Let's think outside the box for a minute and try to find a better solution.
  (Bir dakikalığına alışılmış kalıpların dışında düşünüp daha iyi bir çözüm bulmaya çalışalım.)

* She is not good at thinking outside the box.
  (Kalıpların dışına çıkmayı pek sevmez.)

* You've got to learn to think outside the box, John.
  (Farklı açıdan bakmayı öğrenmen lazım John.)

* We try to encourage our researchers to think outside the box.
  (Araştırmacılarımızı geleneklerin dışına çıkmaları için cesaretlendiriyoruz/teşvik ediyoruz.)

* We are urging both sides to think outside the box.
  (İki tarafa da daha geniş düşünmelerini/olaya daha geniş bir açıdan bakmalarını tavsiye ediyoruz/düşünmeye/bakmaya çağırıyoruz/davet ediyoruz.)

* We need to come up with a really good advertising campaign. Let’s try to think outside the box.
  (Çok iyi bir reklam firması bulmamız lazım. Herkesçe bilinen reklam firmaları dışında bir firma bulmaya çalışalım.)

* We need to think outside the box if we are going to come up with something really new.
  (Eğer gerçekten de yeni bir şeyler bulacaksak, alışılmış kalıpların dışında düşünmemiz/hareket etmemiz lazım.)

* These guys are incredibly creative - they really know how to think out of the box.
  (Bu adamlar inanılmaz yaratıcı adamlar, farklı açıdan düşünmeyi/bakmayı çok iyi biliyorlar.)

* You have to think outside the box and adapt those strategies to your business.
  (Daha geniş düşünüp bu stratejileri iş hayatına adapte etmen/uyarlaman gerekiyor.)

* To bring in new members, we have to be willing to try innovative ideas and think outside the box.
  (Yeni üyeler kazanmak/Aramıza yeni üyeler katmak için, yenilikçi fikirler bulmaya ve daha geniş düşünmeye hazır olmalıyız.)

* The boss wants some new ideas - it's time to think outside the box.
  (Patron yeni fikirler duymak/görmek istiyor, daha geniş düşünmenin/alışılmışın dışına çıkmanın zamanı geldi.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder