28 Aralık 2015 Pazartesi

İngilizce Deyimler ve İfadeler 79

to come into the open


= to talk frankly/clearly
    to become evident or public
    to appear in public

= özgürce konuşmak, içini dökmek, açık konuşmak
    açığa/ortaya/meydana/su yüzüne çıkmak, öğrenilmek
    belli etmek, dışa vurmak, göstermek

açık konuşmak, ortaya çıkmak, açığa çıkmak, belli etmek
to come into the open English phrase


* Why don't you come into the open and say exactly what's on your mind?
  (Neden açıkça konuşup tam olarak ne düşündüğünü söylemiyorsun?)
  (Açık açık konuşup ne düşündüğünü tam olarak söylesene!)

* We have never let our dislike for him come into the open.
  (Onu sevmeyişimizi/Ondan hoşlanmayışımızı hiçbir zaman belli etmedik/göstermedik/açığa vurmadık.)

* Will you please come into the open? You're embarrassing me.
  (Açık konuşur musun lütfen? Beni şaşırtıyorsun.)

* When all of the deception has come into the open, the characters begin to accept each other.
  (Tüm dalavere ortaya çıktığında/öğrenildiğinde kişiler/olayın kahramanları birbirini normal karşılamaya başlar.)

* Everything that is hidden will eventually come into the open despite numerous attempts to omit facts by some "analysts".
  (Bir takım analistlerin gerçekleri es geçtikleri sayısız girişimlerine rağmen saklı/gizli olan her şey eninde sonunda açığa çıkacak.)

* His hatred of his brother would have come into the open long before if he had not left home at such an early age.
  (Şayet erken yaşlarda evden ayrılmamış olsaydı erkek kardeşine olan nefreti/düşmanlığı çok daha önceden/uzun sürmez açığa çıkardı/nefretini dışa vururdu.)

* Physical violence intended for women in virtual enviroment has caused to come into the open this topic which individuals hide in their subconsciousness.
  (Kadına yönelik fiziki şiddetin sanal ortamlarda yaşanması bireylerin bilinç altlarında saklı tuttukları bu konunun açığa çıkmasına neden olmaktadır.)

* Alzheimer's is a disease. Like Cancer once was, decades ago, it seems to be a hidden disgraceful ailment. It is NOT! Like cancer it has now come into the open.
  (Alzheimer bir hastalıktır. Eskiden, on yıllar öncesinde kanser hastalığında olduğu gibi, alzheimer da gizlenmesi gereken utanılacak bir hastalık olarak görünüyor. Bu doğru değil/yanlış. Kanser gibi o da artık meydana çıktı/insanlarca bilinmeye başladı.)

* They ask "Where does the Maestro stand?" "Why does he not come into the open?" I will answer the second question by saying that I have no need to "come into the open" because I have never been hiding.
  ("Maestro nerede duruyor, neden ortaya çıkmıyor/kendini göstermiyor?" diye soruyorlar. İkinci soruya şöyle diyerek cevap vereceğim: Benim ortaya çıkmama gerek yok, çünkü ben asla kendimi gizlemedim.)

* Thanks to the excavations around altar, the infrastructure of altar and a lot of superstructural architectural elements of it have come into the open and it is obvious now that there was another altar even before that Augustian one.
  (Altar çevresinde yapılan kazılarda; Altarın alt yapısı ve üst yapısına ait çok mimari elemanlar açığa çıkarıldı ve Augustus Döneminde yapılan Altardan önce yapılan eski bir Altarın varlığı kesinlik kazandı.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder