to come into (1)
= to be left money by somebody who has died
to inherit; to be given something after its owner dies
someone who comes into money or property receives it as a result of the death of a relative
= mirasa konmak, mirastan pay almak
mirasa sahip olmak
come into phrasal verb English |
* Just after I left university, I came into a bit of money.
(Üniversiteden ayrıldıktan/Üniversiteyi bıraktıktan hemen sonra miras olarak bir miktar paraya kondum.)
* She came into a fortune when her uncle died.
(Amcası ölünce/öldüğünde mirasa kondu/ona amcasından miras kaldı/amcasının mirasını aldı.)
* He came into a large inheritance when he was quite young.
(Daha çok gençken büyük bir mirasa kondu/mirasın sahibi oldu.)
* She came into a bit of money when her grandfather died.
(Dedesi ölünce/öldüğünde ona bir miktar para miras olarak kaldı.)
* He's just come into some money.
(Daha yeni ona mirastan para geldi/miras olarak paraya kondu.)
* He will come into a large fortune.
(Büyük bir servete konacak/Ona büyük bir servet miras kalacak.)
* I came into a little money and bought a house.
(Miras olarak biraz para kaldı bana, ben de ev aldım.)
* He came into a fortune when he inherited his father's estate.
(Babasına mirasçı olunca/Babasının varisi olarak servete kondu.)
* She'll come into quite a lot of money when her father dies.
(Babası öldüğünce/ölünce yüklü bir mirasa/paraya konacak/paranın sahibi olacak/ona yüklü bir para kalacak.)
* She's very rich, so her children expect to come into a lot of money when she dies.
(Çok zengin biri, bu yüzden çocukları o/anneleri öldüğünde büyük bir mirasa konmayı bekliyorlar/umuyorlar.)
* Do you think Samantha made all that money herself, or do you think she came into a fortune when a wealthy relative died?
(Sence bu kadar parayı Samantha kendisi mi kazanmıştır yoksa varlıklı/variyetli bir akrabası ölünce ona miras mı kalmıştır?)
* She came into a lot of money when her grandmother died.
(Ananesi/Babanesi ölünce/öldüğünce ona büyük bir miras/yüklü bir para kaldı/mirasa kondu.)
* She came into a fortune on her 21st birthday.
(Yirmi birinci yaş gününde/Yirmi birine girdiği gün mirasa kondu/ona miras kaldı.)
* Jon has stopped working since he came into a fortune.
(Mirasa konduğundan/Ona miras kaldığından beri John çalışmayı bıraktı.)
* She came into a fortune when her uncle passed away.
(Amcası ölünce/öldüğünde mirasa kondu/amcasından ona miras kaldı.)
* Have you ever come into a large amount of money?
(Sana hiç büyük bir miras kaldı mı/kaldığı oldu mu/Hiç büyük bir mirasa konduğun oldu mu?)
* My father has just come into a fortune in diamonds.
(Babama mirastan elmaslar kaldı/Babam miras olarak elmaslara kondu.)
* We came into some money last year. We received an inheritance from my auntie who died in the USA.
(Geçen sene mirastan bir miktar paramız oldu. ABD'de ölen teyzemin/halamın varisleri olarak aldık.)
* He came into a large sum of money when his aunt died.
(Halası/Teyzesi ölünce/öldüğünde ona mirastan büyük bir miktar para kaldı.)
* She came into the money from her grandmother when she was a teenager, so she could pay for her university studies herself.
(Gençken ananesinden/babanesinden ona miras kalmıştı, bu sayede üniversite eğitimi masrafını kendisi karşılayabildi/ödeyebildi.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder