16 Aralık 2015 Çarşamba

İngilizce Deyimler ve İfadeler 71

to come into contact with


= to touch someone or something, to be exposed to
    to meet up with and learn about someone or something
    to be in a place where you meet someone or experience something

= temas etmek, dokunmak, maruz kalmak
    iletişime/temasa geçmek, iletişim/bağlantı/temas kurmak
    karşılaşmak, tecrübe etmek

ingilizce temas etmek bağlantı kurmak
come into contact with English phrase


* How many people have come into contact with the sick man?
  (Hasta adamla/kişiyle/Hastayla kaç kişinin teması oldu/olmuş?)

* Don't ​let that ​glue come into contact with ​your ​skin.
  (O tutkal derine temas etmesin/O tutkalın derine/vücuduna temas etmesine izin verme/etmemesine dikkat et.)

* She first came into contact with Japanese culture last year.
  (Japon kültürüyle ilk defa geçen sene tanıştı/temas kurdu.)

* I come into contact with all kinds of people in my work.
  (İş yerimde/İşim gereği her türlü insanla muhatap oluyorum/karşılaşıyorum.)

* Have you come into contact with anyone with the ​disease?
  (Bu hastalığa/virüse yakalanmış birine dokundun mu veya yakınında bulundun mu?)

* Many ​tribes ​became ​extinct when they came into contact with ​Western ​illnesses.
  (Batı kökenli hastalıklara maruz kalmalarıyla bir çok kabilenin soyu kurudu/kabile ortadan kalktı.)

* When water comes into contact with air, carbon dioxide is released.
  (Su havayla temas ettiğinde/edince, karbon dioksit açığa çıkar.)

* Don't ​let the ​cloth come into contact with anything ​greasy.
  (Elbiseni yağlı bir şeye değdirme/Elbisenin yağlı bir şeye değmemesine dikkat et.)

* He came into contact with almost no one.
  (Hemen hemen/Neredeyse hiç kimseyle teması olmadı/kimseye dokunmadı/kimseyle görüşmedi/bağlantıya geçmedi.)

* Have you ever come into contact with trigonometry before?
  (Daha önce hiç trigonometri görmüş müydün/Trigonometriyle daha önce hiç ilgilendin mi?)

* I have never come into contact with anything so difficult.
  (Çok zor bir şeyle hiç karşılaşmadım/Çok zor bir şey hiç yaşamadım.)

* Could she have come into contact with the disease at school?
  (Hastalığı/Virüsü okulda/okuldan kapmış olabilir mi?)

* He comes into contact with all kinds of people.
  (Her türlü insanla karşılaşıyor/temas kuruyor.)

* I phoned the doctor as soon as I found out I had come into contact with someone who had Swine Flu.
  (Domuz gribi bulaşmış/gribine maruz kalmış birine temas ettiğimi/dokunduğumu anladığım/öğrendiğim/fark ettiğim gibi hemen doktoru aradım.)

* By studying overseas, students can come into contact with other manners and customs.
  (Yurt dışında eğitim görerek öğrenciler başka örf ve adetler ile temas kurabilirler/tanışabilirler/adetleri tecrübe edebilirler.)

* If your origami comes into contact one of these candles, it will catch fire.
  (Origaminiz bu mumlardan biriyle temas ederse tutuşur/ateş alır.)

* We came into contact with this vessel en route to our second destination.
  (İkinci varış noktamızın rotasında/noktamıza giderken bu gemiyle karşılaştık/karşımıza bu gemi çıktı.)

* Do not let the solvent come into contact with the sealing lips of the oil seals.
  (Solventin, yağ keçelerinin sızdırmazlık halkalarına temas etmesine izin vermeyin/temas etmemesine dikkat edin.)

* I did not come into contact with any Muslim before I embraced Islam. I read the Qur'an first and realized no person is perfect, Islam is perfect, and if we imitate the conduct of the Holy Prophet... we will be successful.
  (İslam dinine girmeden/Müslüman olmadan önce hiç bir müslümanla tanışmamıştım. İlk Kuran'ı okudum ve anladım ki kimse kusursuz değil, kusursuz olan İslam dini ve eğer Sevgili Peygamberimizin davranışlarını/ahlakını taklit edersek/uygularsak/örnek alırsak başaracağız.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder