to come across (2)
= to be understood
to communicate the intended meaning or impression
if an idea comes across well, it is easy for people to understand
if something such as a feeling or idea comes across when you speak, you make it very clear to people
to come over
= (söz vb) etki yapmak, etkileyici olmak
anlaşılmak, anlaşılır olmak
belirli bir şekilde algılanmak
come across phrasal verb English |
* Her meaning doesn't really come across; she'll have to revise the speech.
(Söylemek istediklerini tam olarak ifade edemedi/Sözleri yerini bulmadı/etki yapmadı, konuşmasını yenilemesi gerekecek/bir daha konuşma yapması gerekecek.)
* His sense of enthusiasm comes across very clearly.
(Yaşadığı/Duyduğu heyecanı/coşkuyu çok açık bir şekilde gösteriyor/yansıtıyor.)
(Duyduğu/Yaşadığı heyecan/coşku çok açık bir şekilde belli oluyor/kendini gösteriyor.)
* I couldn't understand him; his speech didn't come across well.
(Onu anlayamadım, konuşması iyi/tam anlaşılamadı.)
* He spoke for a long time but his meaning didn't really come across.
(Uzunca konuştu ama maksadını tam olarak ifade edemedi/maksadı tam olarak anlaşılamadı.)
* Your point really came across at the meeting.
(Toplantıda görüşünü çok iyi ifade/izah ettin.)
* What comes across in his later poetry is a great sense of sadness.
(Son şiirinde hüznü/kederi enfes bir şekilde ifade etmiş/dile getirmiş/mısralara dökmüş.)
* Your meaning didn't come across clearly.
(Ne demek istediğin iyi/tam anlaşılmadı.)
* What she thinks about you comes across very clearly.
(Sana karşı düşüncesinin ne olduğu/Senin hakkında ne düşündüğü çok açık belli oluyor.)
* I didn’t have the chance to hear Ben’s speech. How did he come across?
(Ben'in konuşmasını dinleme şansım olmadı. Nasıl konuştu/güzel konuştu mu?)
* There is a lot of laughter in U2. Sadly, that rarely comes across.
(U2 grubunun neşeli/eğlenceli bir sürü şarkısı/çalışması var. Ne yazık ki o şarkılar nadiren ön plana çıkıyor/ses getiriyor/tutuluyor.)
* A: I didn’t mean to sound arrogant when I said that.
(Onu/O sözü söylerken kendini beğenmiş biri gibi görünmek istememiştim.)
B: Well, that’s the way it came across.
(Öyle anlaşıldı/algılandı ama.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder