21 Aralık 2015 Pazartesi

İngilizce Deyimler ve İfadeler 74

to come into question


= to become a matter for doubt and discussion
    to become an issue for further consideration or discussion

= gündeme gelmek, söz konusu olmak, konuşulmaya başlamak, konusu açılmak
    önem/ağırlık kazanmak
    tartışma konusu olmak/haline gelmek, tartışılmaya başlamak/devam etmek
    sorgulanmaya başlamak, sorgulanır hale gelmek

ingilizce gündeme gelmek tartışılmaya başlamak
come into question English phrase


* My manliness came into question when I started to like the colour pink.
  (Pembe rengini sevmeye başladığımda/başlayınca erkekliğim konuşulmaya/sorgulanmaya/tartışılmaya başladı.)

* On the manuscripts, problems with the orthography may come into question.
  (Yazma eserlerde yazımla ilgili sorunlar söz konusu olabilmektedir.)

* In this context, urban climate studies have come into question in recent years.
  (Bu bağlamda, kent iklimi konusundaki araştırmalar günümüzde giderek ağırlık kazanmaktadır.)

* Our Sunday Trading laws have come into question.
  (Pazar günü işyeri açma/ yasamız/kanunumuz tartışılmaya başladı.)

* If not, everybody's credibility will come into question, said Vondra.
  (Vondra, aksi takdirde herkesin itibarının sorgulanacağını belirtti/söyledi.)

* Credibility of Burma's elections comes into question over exclusion of Muslim minority.
  (Müslüman azınlığın dahil edilmediği/katılmadığı Burma'daki seçimlerin güvenilirliği tartışma yarattı/sorgulanmaya başladı.)

* We must defend Turkey or NATO alliance will come into question.
  (Türkiye'yi savunmak zorundayız, yoksa/aksi takdirde NATO ittifakı sorgulanır hale gelir/ittifakın itibarı konuşulmaya başlanır.)

* Ben Carson’s life stories come into question.
  (Ben Carson'ın hayat hikayeleri gündeme gelmeye/konuşulmaya başladı.)

* Recently, the cumulative costs associated with environmental mandates have come into question.
  (Son zamanlarda çevreyle ilgili mahkeme emirlerinin/kararlarının gittikçe artan/yükselen maliyetleri/bedelleri tartışma konusu olmaya/gündeme gelmeye başladı.)

* When the total solar eclipse came into question, Turkish people connected the eclipse with the earthquake dated 17.08.1999.
  (Güneş tutulması gündeme geldiğinde Türk halkı bunu 17.08.1999 depremi ile ilişkilendirdi.)

* The ethics of being ethical come into question as our urban fabric crumbles.
  (Kent dokumuz bozuldukça/parçalandıkça ahlakilik kuralları gündeme gelmeye başlıyor.)

* Chism murder trial ends for the day after competency comes into question.
  (Chism cinayet davası sanığın yargılanma ehliyetiyle ilgili tartışmaların başlamasının ertesi günü sona erdi.)

* Giants' Fitness Comes Into Question After Loss to Eagles
  (Eagles yenilgisinin ardından Giantslar'ın formu/form durumu tartışılmaya başladı.)

* John Travolta's sexuality has come into question once again, with a new lawsuit claiming he sexually assaulted a male masseur.
  (Erkek bir masöre cinsel tacizde bulunduğu iddiasıyla/suçlamasıyla açılan yeni bir davayla/davanın ardından John Travolta'nın cinsellliği bir kez daha gündeme gelmeye/tartışılmaya/konuşulmaya başladı.)

* Multicultural education has been a matter come into question and discussed in all of the countries recently.
  (Çokkültürlü eğitim son zamanlarda tüm ülkelerde önem kazanmaya ve tartışılmaya başlanmıştır.)

* Beginning with Democratic Party and the establishment of other various parties of different political tendencies, liquidation of the single-party era regulation has come into question.
  (Başta Demokrat Parti olmak üzere farklı siyasi eğilimlerden çeşitli partilerin kurulmasıyla birlikte tek parti döneminden kalan düzenlemelerin tasfiyesi gündeme gelmiştir.)

* "Strategy" term which is used when issues such as economy and foreign policy come into question and "criticism" term which is used issues such as art and politics come into question are prolific thought processes providing development and transformation of societies.
  (Ekonomi ve dış politika gibi konular gündeme geldiğinde kullanılan "strateji" terimi ve sanat ve siyaset konuları gündeme geldiğinde kullanılan "eleştiri" terimi, toplumların gelişme ve değişmesini sağlayan üretken düşünce süreçleridir.)

* Especially by improving technology, communication means, globalization, emerging of new markets at the commercial areas, opportunities presented by the internet channel, and by the information concept that stands just in the middle of these technologies; miscellaneous changes and developments have come into question in both individual and institutional base.
  (Özellikle gelişen teknoloji, iletişim olanakları, küreselleşme, ticari alanlarda yeni pazarların ortaya çıkması, internetin mecra olarak sunduğu olanaklar ve bu teknolojilerin tam ortasında yer alan bilgi kavramı ile gerek bireysel, gerek kurumsal temelde yaşanan çok yönlü değişimler ve gelişmeler söz konusu olmuştur.)

* In recent years, the environment consisting of soil, water and air, is polluted due to agricultural production, in other words environmental pollution has come into question as a major problem.
  (Toprak, su ve havadan oluşan çevrenin, tarımsal üretim nedeniyle kirlenmesi diğer bir ifadeyle tarımsal kaynaklı çevre kirliliği son yıllarda önemli bir sorun olarak gündeme gelmektedir.)

* In the globalizing world, privatization practices has gained a big momentum since 1980. Such practises came into question since 1984 in Turkey  and in this context choosen the way of privatization of KITs which play an important role in development of country.
  (Küreselleşen dünyada özelleştirme uygulamaları 1980’li yıllardan itibaren büyük bir ivme kazanmıştır. Bu uygulamalar Türkiye’de de 1984 yılından itibaren gündeme gelmiş ve bu çerçevede ülke kalkınmasında öncülük yaparak ekonomide önemli roller üstlenen KİT’lerin özelleştirilmesi yoluna gidilmiştir.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder