come across (4)
come across (with)informal /slang
= 1- to provide/supply something that is needed or wanted
2- (of a woman) to agree to have sex with someone
resmi olmayan konuşma dili / argo
= 1- (bilgi, para vb) vermek, sağlamak, temin etmek
2- bir erkekle cinsel ilişkiye girmeyi kabul etmek/istemek
come across phrasal verb English |
* I hoped she'd come across with some more information.
(Biraz daha bilgi verebilir diye ummuştum/beklemiştim.)
* They came across with $250 - half the money they owe us.
(250 dolar verdiler/ödediler, borçlarının yarısını.)
* She has come across with some details.
(Biraz daha detay/ayrıntı verdi.)
* I hoped he might come across with a few facts.
(Bir iki bilgi/şey verebilir/sunabilir diye ummuştum.)
* So if they thought she'd come across with some blockbuster testimony, they'd put her up there.
(Eğer onun davanın seyrini değiştirecek şekilde bir delil sunacağını/şahitlik edeceğini düşünselerdi/bilselerdi, onu hakime/mahkemeye çıkarırlardı/bildirirlerdi.)
* I was surprised when she came across on the first night.
(İlk gecede/buluşmamızda benimle sevişmesine/bana vermesine şaşırmıştım/sevişmesini beklemiyordum.)
* I had a date at eight with Holly, but she wasn't ready to come across yet.
(Saat sekizde Holly'le randevum vardı/buluştuk ama henüz sevişmeye hazır değildi/sevişecek kıvama daha gelmemişti.)
* You kiss me as though you're going to come across, but then you say no.
(Benimle sevişecekmişçesine beni öpüyorsun/benimle öpüşüyorsun ama sonra hayır olmaz/sevişemem diyorsun.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder