2 Aralık 2015 Çarşamba

İngilizce Deyimler ve İfadeler 56

to come across (3)


= to meet someone by chance
    to find something by chance

= (tesadüfen/şans eseri)
    karşılaşmak, rastlamak, denk gelmek, görmek
    bulmak, keşfetmek

tesadüfen karşılaşmak, bulmak, görmek
come across phrasal verb English


* I came across a word I'd never seen before.
  (Daha önce duymadığım/görmediğim bir kelimeye/söze rastladım/bir kelime çıktı karşıma.)

* Did you come across any interesting things while you were traveling?
  (Seyahat ederken ilginç şeylerle karşılaştın mı?)

* I came across an old diary in her desk.
  (Masasında/Sırasında eski bir günlük buldum/günlüğe rastladım.)

* You don't come across truth that easy.
  (Hakikat öyle kolay/sıkıntısız/zahmet çekmeden bulunamaz/keşfedilemez.)

* A good idea came across my mind.
  (Aklıma güzel/iyi bir fikir geldi.)

* He came across some of his old love letters in his wife's desk.
  (Karısının masasında kendisinin eski/eski zamanlardan kalma aşk mektuplarını buldu.)

* Have you ever come across such a horrible person in all your life?
  (Bütün hayatın boyunca hiç böyle berbat biriyle karşılaştın mı/tanıştın mı/berbat birini görmüş müydün?)

* Did you come across anyone you know on your way here?
  (Buraya gelirken yolda tanıdığın birini gördün mü/biriyle karşılaştın mı/birine rastladın mı?)

* Have you ever come across a man wearing a pink raincoat?
  (Pembe yağmurluk giyen bir adama rastladın mı hiç/bir adam gördün mü hiç?)

* I came across this watch when I was cleaning the house. Is it yours?
  (Evi temizlerken bu saati buldum. Senin mi/Senin saatin mi?)

* If you come across any interesting websites when you’re surfing the web, please let me know.
  (İnternette gezinirken ilginç bir site bulursan/görürsen/siteyle karşılaşırsan lütfen bana da söyle/haber ver.)

* I've never come across anyone quite like her before.
  (Daha önce onun gibi etkileyici birini görmedim/görmemiştim/birine rastlamadım/biriyle karşılaşmadım.)

* If you come across my book, will you send it to me?
  (-aradığım kitabı-Kitabımı bulursan/Kitabıma rastlarsan, bana onu yollayabilir/gönderebilir misin?)

* I came across this book in a secondhand bookstore.
  (Bu kitabı ikinci el kitapçının birinde buldum.)

* I came across an antique basin in the attic. It was in a box.
  (Tavan arasında antik/eski bir kap/kase buldum. Bir kutunun içindeydi.)

* He came across some old documents in the closet.
  (Dolapta bazı/bir takım eski belgeler buldu.)

* I've never come across such a strange case.
  (Böyle tuhaf bir davayla hiç karşılaşmamıştım/ilk defa karşılaşıyorum.)

* I came across my old school reports when I was clearing out my desk.
  (Masamı temizlerken/toparlarken eski okul karnelerimi buldum/karnelerime rastladım.)

* He came across a rare flower in the forest.
  (Ormanda türüne az rastlanır bir çiçek buldu/çiçeğe rastladı.)

* She came across some old photographs in a drawer.
  (Çekmecede bazı eski resimler buldu/resimlere rastladı.)

* I came across your brother on the street yesterday.
  (Dün caddede kardeşine rastladım/kardeşinle karşılaştım/kardeşini gördüm.)

* I have never come across such a stubborn person.
  (Daha önce böyle inatçı bir kişiyle karşılaşmadım/karşılaşmamıştım/bu kadar inatçı birini görmemiştim.)

* You're the biggest caution I've ever come across!
  (Gördüğüm en tuhaf/garip insansın.)

* I came across my old college roommate in town today.
  (Bugün kasabada/şehirde üniversitede aynı odada kaldığımız eski bir arkadaşımla karşılaştım.)

* Yesterday I came across Dave. Man, he has really aged.
  (Dün Dave ile karşılaştım. Dostum, baya bir yaşlanmış gerçekten.)

* Have you come across our new boss yet?
  (Yeni patronumuzla hala/henüz karşılaşmadın mı?)

* Paul has come across several big fires before.
  (Paul daha önce bir iki büyük yangınla karşılaşmıştı/yangına denk gelmişti/yangın görmüştü.)

* We often come across Japanese tourists in this area.
  (Bu bölgede sık sık Japon turistlere rastlıyoruz/turistlerle karşılaşıyoruz.)

* Since they left the national highway, they hadn't come across another car.
  (Otoyoldan/Anayoldan ayrıldıklarından beri başka bir arabaya rastlamadılar/araba görmediler.)

* I came across an article in the newspaper about your new project.
  (Gazetede yeni projenizle ilgili bir makale/yazı gördüm/makaleye/yazıya rastladım.)

* I came across children sleeping under bridges.
  (Köprü altında yatan çocuklar gördüm/çocuklara rastladım.)

* While I was cleaning out my desk, I came across this old picture.
  (Masamı temizlerken bu eski resmi buldum/resme rastladım.)

* I have been surfing the Internet searching for a solution for the that problem, and have just come across your company.
  (Bu sorunun çözümüyle ilgili internette arama/araştırma yapıyordum, karşıma sizin firmanız çıktı/sizin firmanızı gördüm/buldum.)

* Even though the book is a popular one, chances of school children coming across it are minimal.
  (Popüler bir kitap olmasına rağmen/olduğu halde okul çocuklarının kitabı bulma/kitaba ulaşma şansları çok az.)

* Did you come across anyone you knew at the conference?
  (Konferansta tanıdık birini/birilerini gördün mü/birileriyle karşılaştın mı?)

* Here is an old photo of me. I came across it when I was looking for my passport.
  (Bak eski bir fotoğrafım. Pasaportumu ararken buldum onu/çıktı karşıma.)

* While I was looking through some old boxes, I came across some photos I thought I'd lost years ago.
  (Eski kutuları/kolileri elden geçirirken yıllar önce kaybettiğimi düşündüğüm/sandığım fotoğrafları buldum/fotoğraflara rastladım.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder