24 Aralık 2015 Perşembe

İngilizce Deyimler ve İfadeler 77

to come into collision 


= to crash together with a violent impact
    to conflict in attitude/opinion/desire

= (araba vb) çarpmak, çarpışmak
    çatışmak, tartışmak, ihtilafa düşmek, fikir ayrılığı yaşamak/çıkmak

ingilizce çarpışmak, çarpmak, ihtilafa düşmek, çatışmak
to come into collision English phrase

* Their car had come into collision with a lorry.
  (Arabaları bir kamyonla çarpışmıştı.)

* His car came into collision with a bus at the crossroads.
  (Arabası kavşakta/dört yolda bir otobüsle çarpıştı.)

* The two vehicles came into collision at great speed.
  (İki araç büyük bir süratle/hızla çarpıştılar.)

* Russian Bear aircraft could come into collision with UK aircraft, it has been suggested.
  (Rus savaş uçaklarıyla İngiliz uçaklarının havada çarpışabilecekleri söyleniyor/iddia ediliyor.)

* Do not let the digital control come into collision with other objects.
  (Elektronik kumandanın diğer nesnelere çarpmamasına dikkat edin.)

* "Fortunately for that fellow too," said Tip, "or he and I might have come into collision."
  (Tip, "o öğretim üyesi de şanslıymış yoksa o ve ben çatışabilirdik/ihtilafa düşebilirdik" dedi.)

* When principle and prejudice come into collision, principle retires and leaves prejudice the victor.
  (Prensip ile ön yargı çatıştığı/ters düştüğü zaman, prensip geri çekilir ve zafer ön yargının olur.)

* When her love and her conscience came into collision, as they did so often, her conscience won but her love did not diminish.
  (Aşkı ile vicdanı çatıştığı zaman/arasında kaldığı zaman, ki bu sık sık olurdu/bunu sık sık yaşardı, vicdanı galip gelirdi ama aşkı/sevgisi azalmazdı/aşkında azalma olmazdı.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder