15 Aralık 2015 Salı

İngilizce Deyimler ve İfadeler 69

to come into view/sight 


= to start to be able to be seen, to appear
    to become visible; to move closer so as to be seen

= görünmek, görünmeye başlamak
    görüş açısına/alanına girmek,
    ortaya/meydana çıkmak, belirmek, belirivermek

görünmek, belirmek, ortaya çıkmak
come into view English phrase


* The ship soon came into view.
  (Gemi çok geçmeden görünmeye başladı/beliriverdi.)

* The tall buildings of the city came into sight first.
  (İlk olarak şehrin yüksek binaları/gökdelenleri görünmeye başladı/göründü.)

* The cloud lifted, and the tops of the mountains suddenly came into view.
  (Bulutların kalkmasıyla/dağılmasıyla bir anda dağların zirvesi/dorukları ortaya çıktı/beliriverdi/görünmeye başladı.)

* A large herd of elephants came into view in the distance.
  (Uzakta kalabalık bir fil sürüsü beliriverdi/göründü.)
 
* Another ship suddenly came into view.
  (Aniden bir gemi daha beliriverdi/ortaya çıktı.)

* As we turned the corner, the distant mountains came into sight.
  (Virajı döndüğümüzde/aldığımızda uzaktaki dağlar görünmeye başladı.)

* As we turned the corner, the top of the Eiffel Tower came into view.
  (Köşeyi döndüğümüzde Eyfel Kulesi'nin en üst katı görünmeye başladı.)

* As we drove over the hill, the ocean came into view.
  (Tepeyi aştığımızda okyanus görünmeye başladı.)

* The mountains were just coming into view.
  (Dağlar yeni yeni görünmeye başlıyordu.)

* A bicycle came into sight on the main road.
  (Ana yolda bir bisiklet ortaya çıktı/beliriverdi.)

* The small island came into sight.
  (Küçük ada göründü/görünmeye başladı/görüş alanına girdi.)

* As we went around the corner, the lake came into view.
  (Virajı döndüğümüzde göl göründü/karşımızdaydı.)

* The castle came into sight as we went round a bend in the road.
  (Yolda virajı döndüğümüzde/aldığımızda kale görünmeye başlamıştı/görüş alanımıza girdi.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder