to come into existence
= to come about, to be created
= meydana gelmek, ortaya çıkmak, oluşmak, hasıl olmak
var olmak, türemek, var olmaya başlamak, kurulmak
come into existence English phrase |
* The universe came into existence with a big bang.
(Evren/Kainat büyük patlama ile/sonucunda oluştu/meydana geldi.)
* There are many ways in which new words come into existence.
(Yeni kelimeler türetmenin/oluşturmanın bir çok yolu/yöntemi vardır/bulunuyor.)
* When did atheism come into existence?
(Ateizm ne zaman ortaya çıktı?)
* Malaysia came into existence in 1957.
(Malezya 1957 senesinde kuruldu.)
* Pakistan came into existence as an independent country in 1947.
(Pakistan 1947 yılında bağımsız bir ülke olarak varlık kazandı/kuruldu.)
* This law came into existence in 1918.
(Bu yasa 1918 yılında çıktı/oluşturuldu.)
* The council does not come into existence until September 2016.
(Meclis/Konsey Eylül 2016'ya kadar/2016'dan önce kurulmaz.)
* The first electric calculator came into existence toward the end of the 19th century.
(İlk elektrikli hesap makinesi 19. yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıktı/üretildi.)
* The earth came into existence about five thousand million years ago.
(Yeryüzü/Dünya yaklaşık beş milyar yıl önce meydana geldi.)
* Modern cosmology believes the universe to have come into existence about 15 billion years ago.
(Modern evrenbilimi kainatın/evrenin yaklaşık 15 milyar yıl önce meydana geldiğine inanmaktadır/düşünmektedir.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder