18 Aralık 2015 Cuma

İngilizce Deyimler ve İfadeler 72

to come into focus


= to become clear, to start to be seen clearly and sharply
    to start to notice more
    if something comes into focus, people start to talk about it and pay attention to it

= belli olmak, belirginleşmek, açık ve belirgin olmak/hale gelmek
    anlaşılır olmak, netlik kazanmak, aydınlanmak

ingilizce belirginleşmek belli olmak ortaya çıkmak
come into focus English phrase


* These issues have recently come into sharp focus.
  (Bu konular son günlerde iyice ayyuka çıktı/herkesin dilinde.)

* When I got glasses suddenly the whole world came into focus.
  (Gözlüğü taktığımda/takınca bir anda bütün dünya/her taraf daha net görünmeye başladı/her tarafı net bir şekilde görmeye başladım.)

* The importance of support and resistance will come into focus very soon.
  (Israr etmenin ve direnmenin önemi çok yakında daha iyi anlaşılacak.)

* When he started asking me for money, his true intentions came into focus.
  (Benden para istemeye başladığında gerçek niyeti belli oldu/ortaya çıktı/gerçek niyetini belli etmiş/göstermiş oldu.)

* Foggy economics in Macedonia come into focus.
  (Makedonya ekonomisindeki belirsizlikler ortaya çıkıyor/kendini göstermeye/belli etmeye başlıyor.)

* 2006 will be remembered by climatologists as the year in which the potential scale of global warming came into focus.
  (2006 yılı iklim bilimciler tarafından/açısından küresel ısınmanın potansiyel çapının netlik kazandığı/kendini iyice belli ettiği bir yıl olarak hatırlanacak/anımsanacak.)

* Dad's face gradually came into focus in the viewfinder.
  (Babamın yüzü yavaş yavaş kadrajda/vizörde daha net görünmeye başladı.)

* The question of compensation comes into focus.
  (Tazminat konusu/sorunu kendini göstermeye/ortaya çıkmaya başlıyor.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder