to come into being
= to start to exist, to begin existence
to be born, to form, to come to life
= var olmak, var olmaya başlamak, meydana çıkmak
oluşmak, vücut bulmak, yaratılmak, doğmak
come into being English phrase |
* This idea came into being during the last decade.
(Bu düşünce/fikir son on yılda ortaya çıktı/doğdu.)
* The new law comes into being next month.
(Yeni yasa gelecek ay çıkıyor/çıkacak.)
* We do not know exactly how life first came into being.
(Yaşamın/Hayatın ilk olarak nasıl başladığını/ortaya çıktığını tam olarak bilmiyoruz.)
* How do new words come into being?
(Yeni sözcükler/kelimeler nasıl oluşuyor/türetiliyor?)
* The single market came into being in 1993.
(Ortak Pazar 1993 yılında oluştu/doğdu/kuruldu.)
* When did this organization come into being?
(Bu organizasyon/örgüt/kuruluş/dernek ne zaman kuruldu/ortaya çıktı?)
* Do you know how the orcs first came into being?
(Orkların ilk nasıl ortaya çıktığını biliyor musun?)
* Do you know when the first parliament came into being?
(İlk parlamentonun/meclisin ne zaman var olduğunu/oluştuğunu/kurulduğunu biliyor musun?)
* The Internet didn't just come into being spontaneously. It is the result of decades of research and development.
(İnternet öylece kendiliğinden ortaya çıkmadı/meydana gelmedi. İnternet onlarca yıllık araştırma ve geliştirmenin ürünüdür/sonucudur.)
* Sociologists would like to study how this phenomenon came into being.
(Sosyologlar bu olayın/hadisenin/vakanın nasıl ortaya çıktığını/meydana geldiğini/yaşandığını araştırmak/incelemek isterler.)
* How did the world come into being?
(Dünya nasıl meydana geldi/oluştu?)
* No one knows when the Earth came into being.
(Yeryüzünün/Dünyanın ne zaman oluştuğu/meydana geldiği bilinmemektedir.)
* All living creatures are thought to descend from an organism that came into being three billion years ago.
(Tüm yaşayan canlıların üç milyar yıl önce meydana gelen/ortaya çıkan bir organizmadan türediği düşünülmektedir/türediğine inanılmaktadır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder