to say
= to use written words to give information
= yazmak, yazılı olmak
to say english |
* Can you read what that sign says?
(Şu tabelada ne yazdığını okuyabilir misin/söyler misin/okuyabiliyor musun?)
* The driver was wearing a jacket that said Beach Patrol.
(Sürücü “plaj devriyesi” yazılı bir mont giyiyordu/Sürücünün üzerinde plaj devriyesi yazan/yazılı bir mont vardı.)
* The invitation says it starts at 8:00 p.m.
(Davetiyede saat akşam sekizde başlayacağı yazıyor/yazılı.)
* He received a letter saying that the appointment had been cancelled.
(Randevunun iptal edildiğini yazan/edildiğinin yazılı olduğu bir mektup aldı/geldi ona.)
* What do the papers say about the election?
(Gazetelerde seçimle ilgili/seçim hakkında ne/neler yazıyor?)
* What does the card say?
(Kartta ne yazıyor?)
* The recipe says to use six eggs.
(Tarifte altı yumurta kullanılacağı yazıyor.)
* What's/What does it say?
(Ne yazıyor?)
* The label says to take one tablet before meals.
(Uyarı/Talimat kağıdında/etiketinde yemeklerden önce bir tablet/hap alınacağı/içileceği yazıyor.)
* Does it say on the box how much it costs?
(Kutusunun üstünde/Kutusunda fiyatı/kaç para olduğu yazıyor mu?)
* It says on the bottle to take three tablets a day.
(Şişede/Şişenin üzerinde günde üç defa alınacağı yazıyor.)
* The instructions say to add two eggs.
(Açıklamalarda/Talimatlarda/Yönergelerde iki yumurtanın ekleneceği yazıyor/iki yumurta ekleyin diye yazıyor.)
* It says in the paper that they've found the man who did it.
(Gazetede failin bulunduğu/yapan adamın yakalandığı yazıyor.)
* It said in the paper that over a thousand people had attended.
(Gazetede binden fazla/binin üzerinde insanın katıldığı yazıyordu/yazıyor/katıldığını yazmışlar.)
* It says here they have live music.
(Burada/Bu ilanda/broşürde canlı müziklerinin olduğunu/canlı müzikleri var diye yazıyor.)
* The letter says that I've been accepted to the college.
(Mektupta üniversiteye kabul edildiğim yazıyor.)
* Does the article say how the fire happened?
(Haberde/Makalede yangının nasıl çıktığı/meydana geldiği yazıyor mu?)
(Haberde/Makalede yangının nasıl çıktığını/meydana geldiğini yazmışlar mı?)
* The card doesn't even say who sent the flowers.
(Kartta çiçekleri kimin gönderdiği bile yazmıyor.)
* It says here that there will be a special guest at the concert.
(Burada/Bu afişte/ilanda özel bir konuğun konserde olacağı/bulunacağı yazıyor.)
* Where does it say that in the book?
(Kitapta nerede/Kitabın neresinde yazıyor?)
* I got a text saying I had won £1000 and all I had to do was claim it by calling a number.
("1000 dolar kazandınız ve tüm/tek yapmanız gereken numarayı arayarak talepte bulunmanız" yazan bir mesaj aldım/geldi bana.)
* It should say on the label how often to take the medicine.
(Etiketinde ilacın ne sıklıkta alınacağının/kullanılacağının yazılması gerekir.)
* Let's see what the instructions say.
(Bakalım talimatlarda/yönergelerde ne yazıyormuş/Talimatlarda ne yazdığına/yazmışlar bakalım.)
* The rules say that we need a two-thirds majority to win.
(Kurallarda kazanmak için üçte iki çoğunluğun gerektiği yazıyor.)
* Does it say who made the delivery?
(Kimin teslim ettiği/Teslimatı kimin yaptığı yazıyor mu?)
* My first day of teaching I was given a book which said, 'Ah! Go into the classroom and say "Hello" to the children, and they'll all say, "Hello" back to you and wave'.
(Öğretmenliğimin ilk günü bana “Sınıfa gir, çocuklara merhaba de, hepsi sana merhaba diyecek ve el salla” yazan bir kitap verildi/vermişlerdi.)
* I just spent 20 minutes looking at the orange juice box because it said concentrate.
(20 dakikamı portakal suyu kutusuna bakarak geçirdim, çünkü kutuda konsantre olun/odaklanın yazıyordu/yazılıydı)
(20 dakika boyunca portakal suyu kutusuna baktım/bakıp durdum, çünkü kutuda konsantre olun/odaklanın yazıyordu/yazılıydı.)
(Konsantre olun/Odaklanın yazdığı için 20 dakikamı portakal suyu kutusuna bakarak geçirdim.)
(Üzerinde konsantre olun/odaklanın yazdığı için portakal suyu kutusuna yirmi dakika baktım.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder