to come round/around
= to visit someone in their home for a short time
to go to a place where someone is, especially their house, in order to visit them
= ziyaret etmek, ziyarete gelmek
uğramak, gelmek
come round come around phrasal verb English |
* He comes round once a week.
(Haftada bir uğrar/ziyarete gelir.)
* What time will you come round tonight?
(Bu gece kaçta geleceksin/uğrayacaksın?)
* I will come round for dinner this evening.
(Bu akşam size/sana yemeğe geleceğim/geliyorum.)
* Why don't you come round after work?
(İş çıkışı/İşten sonra bana uğrasana/bana ziyarete gelsene.)
* Are you at home? Do you want me to come round for a drink?
(Evde misin? Bir şeyler içmeye sana uğrayayım mı/geleyim mi?)
* You must come around to our place for a while.
(Mutlaka evimize bekliyoruz.)
* Do come around and have dinner with us sometime.
(Bir ara uğra da birlikte yemek yiyelim.)
* Come round tonight and we'll watch a video.
(Bu akşam bize/bana gel de film izleyelim/izleriz.)
* Do you want to come round and play chess later?
(Bir ara gel de/uğra da satranç oynayalım, ister misin/ne dersin?)
* Would you like to come round for dinner tonight?
(Bu akşam yemeğe gelir miydin?/gelsene.)
* What day does the garbage man come round?
(Çöpçü hangi gün geliyor/uğruyor?)
* He's always coming round for a chat.
(Sohbet etmek için her zaman uğrar/uğruyor.)
* The children came round for tea.
(Çocuklar çaya geldiler/çay içmeye oturmaya geldiler.)
* Do come around and see us some time.
(Bir ara uğra da görüşelim.)
* If you come round later, we can do our homework together.
(Bir ara gelirsen, ev ödevini birlikte yapabiliriz.)
* Some people are going to come around and see what we do in our department.
(Bir takım kimseler ziyaretimize gelip departmanımızda işlerimize/çalışmalarımıza bakacaklar.)
* Mary didn't want to come to the party, but she came round and she enjoyed it.
(Mary partiye gelmek istemiyordu ama geldi ve güzel vakit geçirdi.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder