26 Kasım 2015 Perşembe

İngilizce Deyimler ve İfadeler 50

to come up


= to happen/occur, usually unexpectedly
    if a problem comes up, it happens and needs to be dealt with immediately

= (sorun vb) ortaya çıkmak, meydana gelmek, baş göstermek
    (sorunla vb) karşılaşmak

ingilizce ortaya çıkmak meydana gelmek
come up phrasal verb English


* I'm going to have to cancel our lunch – something's come up.
  (Beraber yiyeceğimiz öğle yemeğini iptal etmek zorundayım, bir işim çıktı da.)

* I'm afraid something urgent has come up.
  (Üzgünüm acil bir mesele çıktı.)

* Let me know if anything else comes up during the project.
  (Proje boyunca/esnasında başka bir sorun yaşanırsa/ortaya çıkarsa beni bilgilendir/bana haber ver/haberim olsun.)

* A problem has come up and we're going to have to discuss it.
  (Bir sorun meydana geldi ve bu sorunu tartışmamız gerekecek.)

* Oh, no! Something has come up – I really have to get to the hospital.
  (Of olamaz! Bir sorun/işim çıktı. Gerçekten de hastaneye gitmem gerekiyor.)

* The same problems come up every time.
  (Aynı sorun her seferinde yaşanıyor/ortaya çıkıyor.)

* I've got to go - something has just come up at home and I'm needed there.
  (Gitmem lazım, evde bir sorun çıkmış, orada olmam gerekiyor/bana orada ihtiyaçları var.)

* This issue just keeps coming up again and again.
  (Bu sorun/mesele ikide bir ortaya çıkmaya/yaşanmaya devam ediyor.)

* Something has come up. Sorry, I have to go home straight away.
  (Bir işim çıktı. Kusura bakma, hemen eve gitmem gerekiyor.)

* "Ninety-seven percent of issues that are coming up are localised," he said.
  (Yaşanan/Meydana gelen/Ortaya çıkan sorunların yüzde doksan yedisinin yerel kaynaklı olduğunu söyledi.)

* I'm so sorry, but something has come up. Can we reschedule for next week instead?
  (Çok üzgünüm ama bir işim çıktı. Gelecek haftaya tekrar program yapıp bunu telafi edelim, olur mu?)

* Sorry I couldn't come to your birthday party yesterday – something came up.
  (Dün doğum günü partine gelemedim, kusura bakma, bir işim çıktı.)

* I'll be late home tonight because something's come up at work has to be ready for tomorrow morning.
  (İşte yarın sabah hazır olması gereken bir işim çıktı da bu akşam eve geç geleceğim.)

* That was John on the phone. He said not to wait for him because something has come up at work and he can't get away.
  (Arayan/Telefondaki John'du. Beni beklemeyin dedi, ofiste bir işi çıkmış, ayrılamıyormuş.)

* I am sorry that we won't be able to attend the work party on Friday evening as we had planed. Something has come up with my family.
  (Daha önce konuştuğumuz Cuma akşamki iş partisine katılamayacağım, özür dilerim. Ailemle ilgili/Ailevi bir işim çıktı.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder