12 Ocak 2016 Salı

İngilizce Deyimler ve İfadeler 90

to set up (1)


= to start something such as a business, organization, or institution
    to formally establish a new company, organization, system, way of working, etc.

= (iş vb) kurmak, oluşturmak, (şirket vb) açmak

ingilizce şirket kurmak kurul oluşturmak işyeri açmak
to set up English phrasal verb


* When I decided to set up my company, I needed a lot of money.
  (Kendi şirketimi kurmaya karar verdiğimde, çok paraya ihtiyacım vardı.)

* Rebels have set up an independent state within the country.
  (İsyancılar ülkede/ülke içinde bağımsız bir devlet kurdular.)

* They've set up a fund for victims of the earthquake.
  (Deprem kurbanları/mağdurları/Depremzedeler için bir fon kurdular/oluşturdular.)

* A committee has been set up to investigate the problem.
  (Sorunu araştırmak için bir komite kuruldu.)

* I want to set up my own business, but I know it's going to be difficult.
  (Kendi işimi kurmak istiyorum, fakat zor olacağını/kolay olmayacağını/kolay bir iş olmadığını biliyorum.)

* I hear you'll set up a new company.
  (Yeni bir şirket kuracağın söyleniyor.)

* She plans to set up her own business.
  (Kendi işini/şirketini kurmayı planlıyor/düşünüyor/tasarlıyor.)

* Our company has come a long way since it was set up.
  (Firmamız/Şirketimiz kurulduğundan beri/bu yana uzun bir yol katetti/çok ilerleme kaydetti.)

* I tried to set up my own business, but the bank wouldn't give me a loan.
  (Kendi işimi kurmaya çalıştım ama banka bana kredi vermedi.)

* I set up my business in 1995.
  (Firmamı/İşyerimi/İşimi 1995 senesinde kurdum.)

* John has set up a new business.
  (John yeni bir iş kurdu.)

* I'm trying to set up a judo club.
  (Bir judo kulübü açmaya/kurmaya çalışıyorum/uğraşıyorum.)

* You can set up a private limited company to run your business.
  (Kendi işini yapmak/yürütmek için özel bir limited şirket kurabilirsin.)

* They set up a new company in London.
  (Londra'da yeni bir şirket kurdular.)

* They have set up a helpline for bullied children.
  (Şiddete maruz kalan çocuklar için telefonda bir yardım/destek hattı kurdular.)

* The group plans to set up an import business.
  (Grup/Holding bir ithalat firması/şirketi kurmayı planlıyor.)

* The University Administration decided to set up a campus in New York.
  (Üniversite yönetimi New York'ta bir kampüs açılmasını/kurulmasını kararlaştırdı.)

* We have set up a new system for recording invoices.
  (Faturaları kaydetmek/Faturaların kaydını almak için yeni sistem kurduk.)

* After the war, she set up shop in a quiet Yorkshire town.
  (Savaştan sonra Yorkshire'ın sakin bir kasabasında dükkan açtı.)

* The church committee was set up many years ago.
  (Kilise komitesi yıllar önce kuruldu.)

* John wants me to come to Boston to help him set up a new business.
  (John benim Boston'a gelip ona yeni bir iş kurmasında yardım etmemi/yardımcı olmamı istiyor.)

* A committee has been set up to organize social events for the students.
  (Öğrenciler için/Öğrencilere yönelik sosyal etkinlikler organize etmek için bir komite kuruldu.)

* The European Union is set up with the aim of ending the frequent and bloody wars between neighbours, which culminated in the Second World War.
  (Avrupa Birliği, komşu devletler arasında İkinci Dünya Savaşı ile sonuçlanan sık ve kanlı yaşanan savaşları bitirme amacıyla kuruldu.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder