1 Ocak 2016 Cuma

İngilizce Deyimler ve İfadeler 82

to set off (1)


= to leave; to begin a journey or trip
    to start going in a particular direction
    to set out

= yola koyulmak, yola çıkmak
    gitmek, bir yere gitmek üzere bir yerden ayrılmak

ingilizce gitmek yola çıkmak
to set off English phrasal verb

* I'm just about to set off for the station.
  (Ben de tam istasyona doğru/gitmek üzere yola çıkmak üzereydim.)

* I'm looking forward to setting off on my summer holiday.
  (Yaz tatilim için yola çıkmayı sabırsızlıkla bekliyorum.)

* We'll have to set off very early to avoid the rush-hour traffic.
  (Trafiğin yoğun olduğu saate yakalanmamak için çok erken yola çıkmamız gerekiyor.)

* The bus set off first and we followed on behind in the car.
  (Önce otobüs yola çıktı, biz de arabayla arkadan takip ettik.)

* What time will we have to set off for Grandma's house tomorrow?
  (Yarın ananemin evine gitmek için kaçta yola çıkmamız gerekiyor?)

* There are roadworks on the motorway so you'd better set off early.
  (Otoyolda yol çalışması var, bu yüzden erken yola çıksan iyi olur/edersin.)

* He set off from Paris last Sunday.
  (Geçen Pazar Paris'ten yola çıktı.)

* We should have set off earlier.
  (Daha erken yola çıkmalıydık/çıksaydık iyi ederdik/olurdu.)

* The newly-weds set off in a private chauffeur-driven limousine.
  (Yeni evliler özel şoförün kullandığı bir limuzinle yola çıktı.)

* I'm setting off tonight.
  (Bu gece yola çıkıyorum/çıkacağım.)

* Have you set off on a journey recently?
  (Son zamanlarda seyahate çıktınız mı?)

* He set off in search of better opportunities.
  (Daha iyi fırsatlar aramak üzere yola çıktı.)

* We set off for work at seven-thirty.
  (Saat yedi buçukta işe doğru yola çıktık.)

* What time do we set off tomorrow?
  (Yarın kaçta yola çıkacağız/çıkarız?)

* We'll be setting off on Monday, you can call me back on Saturday.
  (Pazartesi yola çıkmış olacağız, beni Cumartesi tekrar arayabilirsin.)

* Jerry and I set off on foot for the beach.
  (Jerry ile ben plaja yürüyerek gittik.)

* We set off for London with only £20 in our pockets.
  (Cebimizde sadece 20 Sterlinimizle/poundumuzla Londra'ya doğru/gitmek üzere yola çıktık.)

* They set off together in the small car.
  (Beraber küçük/ufak bir arabayla yola çıktılar.)

* They set off for home.
  (Eve gittiler/Eve gitmek üzere yola çıktılar.)

* I'll set off early to avoid the traffic.
  (Trafiğe kalmamak/yakalanmamak için erken yola çıkacağım.)

* If they set off at ten o'clock, they should arrive by midday.
  (Eğer saat onda yola çıkarlarsa öğlene doğru varabilirler.)

* We set off early the next morning.
  (Ertesi sabah erkenden yola çıktık/koyulduk.)

* That morning, we set off on our trip to California.
  (O sabah California gezimiz için yola çıktık/koyulduk.)

* What time will you be setting off in the morning?
   (Sabah kaçta yola çıkacaksın/gideceksin?)

* Jenny has already set off.
  (Jenny çoktan yola çıktı.)

* Let’s set off early to miss the rush hour traffic.
  (Trafik yoğunluğuna takılmamak/yakalanmamak/Trafiğin yoğun olduğu saate kalmamak için erken yola çıkalım.)

* John has set off for America.
  (John Amerika'ya doğru yola çıktı.)

* I set off, full of optimism.
  (Tamamen iyimser bir halde yola çıktım/koyuldum.)

* Jenny set off down the road on her new bike.
  (Jenny yeni bisikletiyle yolun aşağısına doğru yola çıktı/gitti/ilerledi.)

* We set off after lunch.
  (Öğle yemeğinin ardından yola çıkıyoruz.)

* They set off before dawn.
  (Şafak sökmeden yola çıktılar.)

* He put on his rucksack and set off towards the mountains.
  (Sırt çantasını yüklenip dağlara doğru yola çıktı/koyuldu.)

* We decided to set off on our adventure trip as early as possible.
  (Macera gezimiz için mümkün olduğunda erken yola çıkmaya/koyulmaya karar verdik/yola çıkmayı kararlaştırdık.)

* They set off on their desert crossing two days ago.
  (İki gün önce çöl geçişi etkinlikleri için yola çıktılar.)

* John set off for work an hour ago. Hasn't he arrived yet?
  (John işe gitmek üzere bir saat önce yola çıkmıştı. Daha varmamış mı?)

* I set off at 6.00am to get my flight.
  (Uçağıma yetişmek için sabah saat 6'da yola çıktım.)

* Susan better set off, she needs to be there at 3pm.
  (Susan yola çıksa iyi eder/olur, saat üçte orada olması gerekiyor.)

* Nichols set off for his remote farmhouse in Connecticut.
  (Nichols, buradan çok uzaktaki çiftlik evine gitmek üzere Connecticut'a yola çıktı/Connecticut'a gitti.)

* They've just set off on a round-the-world cruise.
  (Daha yeni gemiyle dünya turu yolculuğuna/seyahatine çıktılar.)

* Sorry we're late. We didn't set off until half past eight.
  (Geç kaldığımız için kusura bakmayın. Saat sekiz buçuktan sonra yola çıktık.)

* I'll have to scrape the ice off the windscreen before we set off.
  (Yola çıkmadan önce ön camdaki buzu kazıyıp çıkarmak zorundayım/gerekiyor.)

* When we heard he was ill, we set off straight away to see him.
  (Hasta olduğunu duyduğumuzda/öğrendiğimizde hemen onu ziyaret etmek için yola çıktık.)

* The plane leaves tomorrow afternoon so we need to set off for the airport at 11am.
  (Uçak yarın öğleden sonra kalkacak/kalkıyor/hareket ediyor, bu yüzden saat 11'de havaalanına doğru yola çıkmamız lazım.)

* The weather was perfect when we set off but it was raining when we got back.
  (Yola çıktığımızda hava çok güzeldi ama geri dönerken hava yağmurluydu.)

* If your plane leaves at 9 o'clock, you'll need to set off for the airport about 3 hours earlier.
  (Eğer uçağınız saat dokuzda hareket ediyorsa/kalkıyorsa, üç saat önceden havaalanına doğru yola çıkmanız gerekmektedir.)

* Barry set off on his camping holiday at six o'clock in the morning and reached the campsite, in France, at midday.
  (Barry kamp tatili için sabah altıda yola çıktı ve Fransa'daki kamp alanına öğlen vardı/ulaştı.)

* If the journey is a long one it is best to set off in the night or very early in the morning.
  (Uzun bir yolculuk için en iyisi gece ya da sabah çok erken yola çıkmaktır/koyulmaktır.)

* Drivers are being advised to check road conditions with the Highways Agency before setting off on journeys
  (Sürücülere yola çıkmadan önce karayolları müdürlüğünden yolların durumunu kontrol etmeleri tavsiye ediliyor.)

* The notion that one can set off on a journey and arrive at the promised time is regarded as a joke.
  (Bir kimsenin yola çıkıp söz verilen saatte/zamanda varabileceği/ulaşabileceği fikri/düşüncesi/inancı bir espri/şaka olarak kabul edilir/edilmektedir.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder