15 Ağustos 2016 Pazartesi

İngilizce Deyimler ve İfadeler 113

to give a hand / to lend a hand

to give someone a hand / to give a hand to someone


= to help someone

= (bir kimseye) yardım etmek, yardımcı olmak, destek olmak

give a hand to give someone a hand to lend a hand English ingilizce meaning definition

* He always gives me a hand with the housework.
  (Ev işlerinde bana her zaman yardım eder/yardımcı olur.)

* Could you lend me a hand with this piano?
  (Bu piyanoyu taşımama yardım eder misin?)

* If we all lend a hand the work will go quickly.
  (Eğer hepimiz yardım edersek/destek olursak iş çok çabuk biter.)

* She tries to give a hand to those in need of help.
  (Yardıma muhtaç kimselere destek olmaya çalışıyor.)

* This bag is too heavy. Can you give me a hand to carry it?
  (Bu çanta çok ağır. Taşımama yardım eder misin?)

* The living room is so messy! Let's pick up together. Lend me a hand, would you?
  (Oturma odası çok dağınık! Hadi odayı beraber toplayalım. Yardım et bana, olur mu?)

* John, could you give me a hand with the door?
  (John, kapıyı açmama yardım eder misin?)

* Can you give me a hand setting up the dining table?
  (Yemek masasını hazırlamama/Sofrayı kurmama yardım eder misin?)

* Are you going to have time to give me a hand tomorrow?
  (Yarın bana yardım etmek için vaktin var mı/olur mu/müsait misin?)

* Let me know if you need help. I'll have time all day today to give you a hand.
  (Yardıma ihtiyacın olursa bana haber ver/haberim olsun. Sana yardım etmek için bugün bütün gün müsaitim.)

* As long as you are standing, give a hand to those who have fallen.
  (Ayakta olduğunuz sürece –Gücünüz/İmkanınız olduğu sürece- düşen insanlara –düşkünlere/muhtaç kimselere- yardım edin/yardımcı olun.)

* Let me give you a hand with your baggage.
  (Bagajınızı/Valizinizi taşımanıza yardım edeyim.)

* Could you please give me a hand carrying this mattress?
  (Bu yatağı/şilteyi taşımamda bana yardım eder misin lütfen?)

* I’m really finding my homework difficult. Can you give me a hand?
  (Ödevim bana gerçekten zor geliyor. Bana yardım eder misin?)

* Look at all the washing up! I really need someone to give me a hand!
  (Bu ne bulaşık böyle/Şu bulaşığa bak! Gerçekten birinin bana yardım etmesi gerek!)

* Louise is so kind – she's always ready to give you a hand with anything.
  (Louise çok nazik biri, herhangi bir konuda yardımcı olmak için her zaman hazır.)

* If you have any trouble with your homework, I'll be glad to give you a hand.
  (Ödevlerinle ilgili herhangi bir sıkıntın olursa, sana memnuniyetle yardımcı olurum.)

* Give me a hand. If you do, I'll buy you a drink later.
  (Bana yardım et. Yardım edersen, sonra sana bir içki alırım/ısmarlarım.)

* I was hoping you could give me a hand.
  (Bana yardım edebilirsin diye ummuştum/umuyordum.)

* Marcia has taught her children to lend a hand when it comes to cleaning up after meals.
  (Marcia çocuklarına yemekten sonra sofrayı toplama konusunda yardımcı olmalarını öğretti.)

* Could you give me a hand with these boxes, Mike?
  (Mike şu kutuları taşımama yardım eder misin?)

* Let me know when you're moving and I'll give you a hand.
  (Taşınacağın zaman haberim olsun/bana haber ver, sana yardım ederim.)

* You can give me a hand, now that you're here.
  (Madem buradasın, bana yardım edebilirsin.)

* John went out of his way to give you a hand.
  (John sana yardım etmek için çok çabaladı/elinden gelen gayreti gösterdi.)

* Can you give me a hand to put the washing out?
  (Çamaşırları -makineden- çıkarmama yardım eder misin?)

* Let me give you a hand with those dishes.
  (Bulaşıkları yıkamana yardım edeyim.)

* I want to move this desk to the next room. Can you give me a hand?
  (Bu masayı yan odaya taşımak istiyorum. Bana yardım eder misin?)

* I can't carry all these bags by myself. Could you give me a hand?
  (Bütün bu çantaları kendim taşıyamam. Bana yardım eder misin?)

* Thanks to him giving me a hand, I was able to finish the work.
  (Onun bana yardımı sayesinde işi bitirebildim.)

* This evening I will give my friend a hand in the kitchen.
  (Bu akşam arkadaşıma mutfakta/mutfak işlerinde yardım edeceğim/yardımcı olacağım.)

* I'll get in touch with John by telephone tomorrow and ask him to give us a hand.
  (Yarın John'la telefonda görüşüp bize yardım etmesini rica edeceğim/isteyeceğim.)

* Don't worry about your garden. Ten young people will come over today and give you a hand.
  (Bahçeni/Bahçe işlerini dert etme/kafana takma. On genç bugün gelip/uğrayıp sana yardımcı olacak.)

* A: I can't reach the top shelf.
  (En üst rafa ulaşamıyorum.)
  B: Let me give you a hand.
  (Dur sana yardım edeyim.)

* A: Can I give you a hand?
  (Yardım edeyim mi/Yardım etmemi/Yardımcı olmamı ister misin?)
  B: Thanks, I could use the help.
  (Teşekkürler, yardıma ihtiyacım olabilir/Yardım işime yarar/Yardıma hayır demem.)

* A: Do you want me to come over and lend you a hand with studying?
  (Oraya gelip çalışmanda sana yardımcı olmamı ister misin?)
  B: Thanks. I could sure use the help.
  (Teşekkürler. Kesinlikle yardım işime yarar/yardıma hayır demem.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder