get through to someone (2)
= to communicate with someone by telephone
to succeed in making contact with someone
to make contact with or reach someone
to make a successful telephone call to (someone)
= (telefonla vb) bağlantı kurmak/sağlamak, ulaşmak
birine telefonla vb ulaşmayı başarmak
get through to someone english ingilizce |
* Where were you? I've been trying to get through to you all day!
(Nerelerdeydin? Sabahtan beri sana ulaşmaya çalışıyorum/Sabahtan beri arıyorum bakmadın telefonuna.)
* I phoned her but couldn't get through. They said she's in a meeting.
(Onu telefonla aradım ama ulaşamadım. Toplantıda olduğunu söylediler.)
* I can’t get through to his line at the moment, could you call back later please?
(Şu an ona ulaşamıyorum/telefonu cevap vermiyor, daha sonra arayabilir misiniz lütfen?)
* Sorry you couldn’t get through to me. My phone was switched off, because the battery had died.
(Bana ulaşamadığınız için kusura bakmayın. Şarjım bittiği için telefonum kapalıydı.)
* I can't get through to this number. Would you dial it for me?
(Bu numaraya bağlanamıyorum/ulaşamıyorum. Benim için çevirir misiniz?)
(Bu numara açmıyor/düşmüyor bir türlü. Bir de siz arar mısınız/dener misiniz/çevirir misiniz?)
* I'm trying to get through to the President but he's not answering his phone.
(Başkana ulaşmaya çalışıyorum ama telefonuna bakmıyor/cevap vermiyor/telefonunu açmıyor.)
* I rang but couldn't get through to her.
(Aradım/Telefonunu çaldırdım ama ulaşamadım ona.)
* You will always get through to a subject expert as we're not a call centre.
(Bir çağrı merkezi olmadığımız/merkezimiz olmadığı için her zaman/her aradığınızda konusunda/alanında uzman kimselerle görüşürsünüz/iletişime geçersiniz.)
* I got through to the wrong department.
(Yanlış departmana bağlandım/Yanlış departmanı aramışım.)
* He tried to get through to the family.
(Ailesine -telefonla- ulaşmak için uğraştı.)
* You're so difficult to get through to!
(Sana ulaşmak çok zor/ölüm!)
(Sana kolay kolay/bir türlü ulaşamıyoruz ya!)
* John, try to get through to him.
(John, ona ulaşmaya/onunla bağlantı kurmaya çalış.)
* I finally got through to Warren on his mobile.
(Sonunda/Nihayet Warren'a cepten ulaştım/ulaşabildim.)
* If you're having trouble getting through, you should try e-mailing him.
(Eğer telefonla ulaşmakta zorlanırsanız, ona e-posta/e-mail atmayı deneyin.)
* I've been trying to ring up all day and I couldn't get through.
(Sabahtan beri arıyorum ama ulaşamadım/ulaşamıyorum.)
* The call wouldn't get through no matter how many times I tried.
(Kaç defa denediysem de telefon bağlanmadı/düşmedi.)
* I tried to get through to an operator, but I couldn't get past the recording.
(Operatöre ulaşmaya/bağlanmaya çalıştım ama otomatik ses kaydını geçemedim.)
* I tried to reach you on the phone, but I was unable to get through.
(Telefondan sana ulaşmaya çalıştım ama ulaşamadım.)
* If the line is busy, keep calling until you get through.
(Hat meşgulse, ulaşana kadar aramaya devam et.)
* I tried calling you several times but I couldn't get through.
(Seni bir çok kez/defalarca aramaya çalıştım ama ulaşamadım.)
* After trying to reach them all night, we got finally through.
(Bütün gece onlara ulaşmaya çalıştıktan sonra sonunda/nihayet onlarla iletişim kurabildi/konuşabildi/onlara ulaşabildi.)
* If you can’t get through to the person you want to talk to, you might be able to leave a message asking them to call you back.
(Görüşmek istediğiniz kişiye ulaşamazsanız/kişiyle bağlantı kuramazsanız, sizi aramasını istediğiniz/söylediğiniz bir mesaj bırakabilirsiniz.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder