18 Haziran 2016 Cumartesi

İngilizce Deyimler ve İfadeler 107

get through to someone (2)


= to communicate with someone by telephone
    to succeed in making contact with someone
    to make contact with or reach someone
    to make a successful telephone call to (someone)

= (telefonla vb) bağlantı kurmak/sağlamak, ulaşmak
    birine telefonla vb ulaşmayı başarmak

get through to someone english ingilizce

* Where were you? I've been trying to get through to you all day!
  (Nerelerdeydin? Sabahtan beri sana ulaşmaya çalışıyorum/Sabahtan beri arıyorum bakmadın telefonuna.)

* I phoned her but couldn't get through. They said she's in a meeting.
  (Onu telefonla aradım ama ulaşamadım. Toplantıda olduğunu söylediler.)

* I can’t get through to his line at the moment, could you call back later please?
  (Şu an ona ulaşamıyorum/telefonu cevap vermiyor, daha sonra arayabilir misiniz lütfen?)

* Sorry you couldn’t get through to me. My phone was switched off, because the battery had died.
  (Bana ulaşamadığınız için kusura bakmayın. Şarjım bittiği için telefonum kapalıydı.)

* I can't get through to this number. Would you dial it for me?
  (Bu numaraya bağlanamıyorum/ulaşamıyorum. Benim için çevirir misiniz?)
  (Bu numara açmıyor/düşmüyor bir türlü. Bir de siz arar mısınız/dener misiniz/çevirir misiniz?)

* I'm trying to get through to the President but he's not answering his phone.
  (Başkana ulaşmaya çalışıyorum ama telefonuna bakmıyor/cevap vermiyor/telefonunu açmıyor.)

* I rang but couldn't get through to her.
  (Aradım/Telefonunu çaldırdım ama ulaşamadım ona.)

* You will always get through to a subject expert as we're not a call centre.
  (Bir çağrı merkezi olmadığımız/merkezimiz olmadığı için her zaman/her aradığınızda konusunda/alanında uzman kimselerle görüşürsünüz/iletişime geçersiniz.)

* I got through to the wrong department.
  (Yanlış departmana bağlandım/Yanlış departmanı aramışım.)

* He tried to get through to the family.
  (Ailesine -telefonla- ulaşmak için uğraştı.)

* You're so difficult to get through to!
  (Sana ulaşmak çok zor/ölüm!)
  (Sana kolay kolay/bir türlü ulaşamıyoruz ya!)

* John, try to get through to him.
  (John, ona ulaşmaya/onunla bağlantı kurmaya çalış.)

* I finally got through to Warren on his mobile.
  (Sonunda/Nihayet Warren'a cepten ulaştım/ulaşabildim.)

* If you're having trouble getting through, you should try e-mailing him.
  (Eğer telefonla ulaşmakta zorlanırsanız, ona e-posta/e-mail atmayı deneyin.)

* I've been trying to ring up all day and I couldn't get through.
  (Sabahtan beri arıyorum ama ulaşamadım/ulaşamıyorum.)

* The call wouldn't get through no matter how many times I tried.
  (Kaç defa denediysem de telefon bağlanmadı/düşmedi.)

* I tried to get through to an operator, but I couldn't get past the recording.
  (Operatöre ulaşmaya/bağlanmaya çalıştım ama otomatik ses kaydını geçemedim.)

* I tried to reach you on the phone, but I was unable to get through.
  (Telefondan sana ulaşmaya çalıştım ama ulaşamadım.)

* If the line is busy, keep calling until you get through.
  (Hat meşgulse, ulaşana kadar aramaya devam et.)

* I tried calling you several times but I couldn't get through.
  (Seni bir çok kez/defalarca aramaya çalıştım ama ulaşamadım.)

* After trying to reach them all night, we got finally through.
  (Bütün gece onlara ulaşmaya çalıştıktan sonra sonunda/nihayet onlarla iletişim kurabildi/konuşabildi/onlara ulaşabildi.)

* If you can’t get through to the person you want to talk to, you might be able to leave a message asking them to call you back.
  (Görüşmek istediğiniz kişiye ulaşamazsanız/kişiyle bağlantı kuramazsanız, sizi aramasını istediğiniz/söylediğiniz bir mesaj bırakabilirsiniz.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder