12 Haziran 2016 Pazar

İngilizce Deyimler ve İfadeler 104

to get down to (sth/doing sth)


= to start doing something seriously and with a lot of attention and effort
    to give serious attention to something
    to start something seriously, with effort
    to start to direct your efforts and attention towards something
    to begin doing some kind of work in earnest

= (bir şeyi yapmaya ciddiyetle) başlamak/koyulmak/girişmek
    ciddiyetle üzerine eğilmek, ciddi şekilde ele almak
    bir şeyi kendini vererek/motive olarak yapmak

başlamak girişmek koyulmak
get down to doing something english expression ingilizce


* I can't seem to get down to studying, what should I do?
  (Kendimi tam olarak vererek bir türlü ders çalışmaya koyulamıyorum/oturamıyorum. Ne yapmalıyım/Ne yapmamı önerirsiniz?)
  (Şöyle oturup da ciddi bir şekilde bir türlü ders çalışamıyorum. Ne yapmalıyım/Ne yapmamı önerirsiniz?)

* After lunch we got down to discussing the issue of pay.
  (Öğle yemeğinin ardından ödemeler/maaşlar konusunu görüşmeye/tartışmaya başladık.)

* Now let's get some breakfast and then get down to finishing the first draft.
  (Şimdi kahvaltımızı yapalım, sonra da/ardından da ön taslağı bitirmeye koyulalım/girişelim/kendimizi ön taslağı bitirmeye/tamamlamaya verelim.)

* I've got a lot of work to do, but I can't seem to get down to it.
  (Yapacak bir sürü işim var ama bir türlü başlayamıyorum/işe koyulamıyorum.)

* It's time to stop delaying and get down to work.
  (Artık ertelemek/tehir etmek/"sonra yaparım" demek yok/sonraya bırakmak yok, işe koyulma vakti.)
  (Ertelemeyi bırakıp işe koyulmak/işi yapmaya başlamak zorundayım.)
  (Tehir etmeyi bırakıp işe koyulmam/işi yapmaya başlamam gerekiyor.)

* I must get down to sorting out that pile of papers on my desk.
  (Masamdaki şu kağıt/evrak yığınını/tomarını/kalabalığını tasnif etmeye/ayırmaya koyulmalıyım/başlamam lazım.)
  (Masamda biriken/yığılı duran evrakları/kağıtları düzenlemeye/evraklara/kağıtlara bir düzen vermeye koyulmam lazım.)

* I find it extremely difficult to get down to doing any revision for examinations.
  (Sınavlar için konuları tekrar gözden geçirmeye başlamak bana aşırı zor geliyor.)

* I must get down to booking the hotels.
  (Otel rezervasyonlarını yapmaya başlamam lazım.)

* The team got down to the research.
  (Ekip araştırmaya koyuldu.)

* Let’s get down to the lesson.
  (Haydi bakalım dersimize başlayalım/başlıyoruz.)

* I must get down to reading Jack's article which he sent me two weeks ago.
  (Jack'in bana iki hafta önce gönderdiği/yolladığı makaleyi okumaya başlamam lazım.)

* I must get down to writing this report.
  (Bu raporu yazmaya başlamam/koyulmam lazım.)

* It has definitely motivated me to get down to finishing the book.
  (Kitabı bitirmeye yoğunlaşmamda/Kendimi kitabı bitirmeye/tamamlamaya vermemde onun çok büyük motive edici etkisi var/oldu.)
  (Kendimi kitabı bitirmeye/tamamlamaya vermemde onun yüzde yüz etkisi var/oldu.)

* I have to get down to my typing.
  (Yazma işime başlamam/koyulmam lazım.)

* I can't put this off any longer – it's time to get down to it!
  (Bunu daha fazla tehir edemem/geciktiremem/sonraya bırakamam, artık başlamam lazım!)

* I’ve been putting this off for too long. It’s time to get down to it.
  (Bayadır/Epeydir/Çok uzun zamandır bunu erteliyorum/sonra yaparım diyorum. Artık yapma zamanı geldi.)

* Here are some ideas and tips to help get down to studying.
  (İşte kendinizi ders çalışmaya vermenize yardımcı olacak/yarayacak size bazı öneri ve ipuçları.)
  (Aşağıda kendinizi ders çalışmaya vermenize yardımcı olacak/yarayacak bazı öneri ve ipuçları yer alıyor/bulabilirsiniz.)

* John, you get in here this minute and get down to that homework!
  (John hemen/derhal buraya gel ve şu ödevini yapmaya başla!)
  (John hemen/derhal buraya geliyorsun ve şu ödevini yapmaya başlıyorsun!)

* The exam is the day after tomorrow, so let's get down to studying.
  (Sınava bir gün kaldı/Bir gün sonra sınavımız var, bu yüzden haydi ciddi bir şekilde ders çalışmaya başlayalım/kendimizi derse verelim.)

* Why can't I get down to studying? I always have a plan to study and then when I come to do it, I only do a bit and then get distracted and do something else.
  (Ya ben neden oturup adamakıllı ders çalışamıyorum/ders çalışmaya kendimi veremiyorum/motive olamıyorum? Ders çalışmak için hep plan yapıyorum, sonra ders çalışma vakti gelince de biraz/çok az çalışıyorum ardından dikkatim dağılıyor ve başka şey yapıyorum/başka şeyle meşgul oluyorum.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder