17 Ağustos 2017 Perşembe

Çeviri Çalışmaları 92

English Through Movies 

Filmlerle İngilizce


Let's Talk-18

A: Amber, you ride the bus sometimes.
   Which buses stop near the University of South Florida?
B: I don't know all the bus trips.
   But I think Bus 27 goes there.
C: That bus stops near my house?
B: I don't know. You live on Beach Street, right?
C: Right.
D: Why don't you look at the bus routes through the computer?
A: Good idea!
------------ -----------
* to ride= binmek, ile gitmek, ile seyahat etmek
- We rode the train from Istanbul to Ankara.
  (İstanbul'dan Ankara'ya trenle gittik. İstanbul'dan Ankara'ya gitmek için trene bindik.)

* bus= otobüs
* sometimes= bazen, ara sıra, arada bir
* to stop= (otobüs, tren vb) durmak, geçmek
- Does this train stop at Sakarya?
  (Bu tren Sakarya'da duruyor mu/Sakarya'dan geçiyor mu?)

* near= yakınında, ..ya yakın
* to know= bilmek
* trip= yolculuk, sefer, hat, güzergah
* to think= düşünmek, sanmak, zannetmek
* I think= sanırım, galiba, zannedersem
* to go= gitmek
* house= ev
* to live= yaşamak, oturmak, ikamet etmek
* street= cadde, sokak
* why don't ... = öneri, teklif ifade eden soru kalıbı
- Why don’t we study at the cafe?
  (Neden kafede/kafeye gidip ders çalışmıyoruz?)
  (Hadi kafede/kafeye gidip ders çalışalım.)

* to look at sth through sth= (bir şeye bir şey aracılığıyla) bakmak, incelemek, araştırmak
- He looked at the ship through his telescope.
  (Teleskopla/Dürbünle gemiye baktı.)
------------- -----------
A: Amber, sen arada bir/ara sıra otobüse biniyorsun.
   Güney Florida Üniversitesi'nin yakınında hangi otobüsler duruyor/yakınından hangi otobüsler geçiyor?
B: Bütün otobüs hatlarını/güzergahlarını bilmiyorum.
   Ama sanırım/galiba/zannedersem 27 nolu otobüs oraya gidiyor/oradan geçiyor.
C: O otobüs evimin yakınında duruyor mu/yakınından geçiyor mu?
B: Bilmem/bilmiyorum. Beach Caddesi'nde oturuyordun, değil mi?
C: Evet/Doğru.
D: Neden bilgisayardan otobüs güzergahlarına/hatlarına bakmıyorsunuz?
   (Bilgisayardan otobüs güzergahlarına/hatlarına baksanıza!)
A: İyi fikir!

16 Ağustos 2017 Çarşamba

Çeviri Çalışmaları 91

English Through Movies 

Filmlerle İngilizce


Let's Talk-17

A: You could ride the bus.
B: The bus?
A: Sure, why not? It’s very convenient.
B: Do you ride the bus?
A: Sometimes. There’s a bus stop near my house.
B: Maybe there’s a bus stop near my house.
C: Well, it needs to be the right bus stop.
   Which bus do you need to ride to school?
B: I don’t know.
------------ -----------
* could= teklif, öneri ifade eden modal
- You could spend your vacation in Antalya.
  (Tatile Antalya'ya gidebilirsin/gitsene.)

* to ride= (bisiklet, at vb) binmek, kullanmak, sürmek, binerek gitmek
- He rides his motorcycle to work every day.
  (Her gün işe motorsikletiyle gidiyor.)

* bus= otobüs
* convenient= elverişli, pratik, kullanışlı, rahat, kolay
* bus stop= otobüs durağı
* near= yakınında
* house= ev
* to need= gerekmek, lazım olmak
* right= doğru, uygun
* to know= bilmek
- Do you know what time it is?
  (Saatin kaç olduğunu biliyor musun/Saatin kaç olduğundan haberin var mı?)
------------- -----------
A: Otobüse binebilirsin/Otobüsle gidebilirsin/Otobüse binsene/Otobüsle gitsene.
B: Otobüs mü?
A: Evet, neden olmasın? Çok pratiktir.
B: Sen otobüse biniyor musun?
A: Arada bir/Bazen. Evimin yakınında/Evime yakın bir otobüs durağı var.
B: Belki benim evimin yakınında da bir otobüs durağı vardır.
C: Şey, o durağın da uygun/doğru otobüs durağı olması gerekiyor/lazım.
   Okula gitmek için hangi otobüse binmen gerekiyor?
  (Okula hangi otobüs gidiyor? Hangi otobüs okuldan geçiyor?)
B: Bilmiyorum/Bilmem.

15 Ağustos 2017 Salı

Çeviri Çalışmaları 90

English Through Movies 

Filmlerle İngilizce


Let's Talk-16

A: How am I going to get to school?
B: You could ride your bike.
A: I can't do that!
   If I ride my bike, my hair will look terrible!
------------ -----------
* to get to somewhere= gitmek, gelmek, varmak, ulaşmak
- How can I get to the post office?
  (Postaneye nasıl gidebilirim?)

* school= okul
* could= teklif, öneri ifade eden modal
- You could see a movie or go out to dinner.
  (Sinemaya ya da akşam yemeği için dışarıya gidebilirsiniz/gitsenize!)

* to ride= (bisiklet, at vb) binmek, kullanmak, sürmek, binerek gitmek
- Most children learn to ride a bicycle at an early age.
  (Çoğu çocuk bisiklete binmeyi/bisiklet sürmeyi erken yaşlarda öğrenir.)

* can't= (= can not) yapamamak, edememek, imkansızlık, olanaksızlık ifade eden modal
* to do= yapmak
* bike= bisiklet
* if= eğer, şayet, ise
* hair= saç
* to look terrible= çok kötü görünmek, berbat görünmek
- You look terrible. What happened?
  (Berbat görünüyorsun/bir halin var. Ne oldu?)
------------- -----------
A: Okula nasıl gideceğim ben?
B: Bisikletine binebilirsin/bisikletinle gidebilirsin.
A: Yapamam/Olmaz!
   Bisikletime binersen/bisikletimle gidersem, saçlarım çok kötü görünür (bozulur).